before you go

344 50 43
                                    

Hinata bisikletini orta bir hızla onun evine sürdüğünde gerçekten heyecandan eli ayağı titriyordu. Gerçi her zamanki gibi bir hasta bakımına gitmişti sadece ama sanki bir şeyler olucakmış gibiydi. İçinden geçirmeye başladı. 'Acaba Kageyama'yı öpsem nolur?' daha bu düşünce aklına yeni düşmüşken direkt vaz geçerek telefonunu çıkardı. Şair gerçekten uzun zamandır yazmıyordu ve bu Hinata'nın hayatında koca bir boşluk yaratmıştı.

Hinata onun ilgisini elbette sevmişti yani,kim sevmezdi ki? Attığı her şiiri okuyup not defterine yazıyordu. Onun üşenmeden yazdığı bu güzel şeyleri sadece bakarak telef edemezdi sonuçta. Bazen sadece açıp o defterdekileri okuyordu. Gece yatmadan önce bunları yazan kişinin Kageyama olduğunu hayal ediyordu. Pedalları çevirmek için biraz daha hızlandığında Kageyama'nın evinin yanındaki markette durdu. Bisikletini direğe kilitleyerek içeri girdi ve ihtiyacı olacağını düşündüğü şeyleri aldı.

Kageyama'nın ailesi eve sadece geceleri uyumak için gelirlerdi,bu yüzden evde asla yeteri kadar şey olmazdı. Aldıklarını bisiklete koyamayacağını bildiği için Kageyama'nın kapısının önüne kadar taşıdı. Ardından bisikletini aldı ve onun evinin korkuluklarına bağladı. Nefes nefese kapıyı çaldığında telefonuna bir mesaj geldi.

kagetob: anahtarı paspasın altına koydum

Gözleri kısık çocuk yavaşça eğilerek paspasın altındaki anahtarı aldı ve dikilip kapıyı açtı. Toplamı kendisinden ağır iki poşeti mutfağa doğru taşırken hangi çorbayı yapacağını düşünüyordu. "Kageyama,ben geldim." içeriden öksürük sesi geldiğinde Hinata gülümsedi. Bu Kageyama dilinde hoş geldin demekti. "Hoş buldum. Odanda mısın?" Kageyama bir kez daha öksürdü.

Hinata eşyaları bırakıp onun odasına doğru yürüdü. Kapıdan yatakta yatan terlemiş ve yorulmuş çocuğa baktı. Kendisini baştan aşağı suçlu hissetmişti. "İçeride şömineyi yakıp seni oraya alayım. Sonra da çorbanı içersin." dedi ve arka kapıya doğru yöneldi. "Ha, aklıma gelmişken." endişeyle yolundan geri döndü. "Ne çorbası yapayım?" Koyu saçlı çocuk yerinde kıpırdandı. "Domates." dedi sessizce. Hinata gülümseyerek başını salladı ve dışarıdaki odunları da alıp şömineyi yaktı.

Kageyama için koltuğu yatak haline getirdi,yastıklar koydu. Odasına gidip onu omuzuna geçirerek yaptığı yatağa götürdü. Bu onların rutin bir hastalık günüydü. Kageyama koltuğa uzandı ve elindeki topunu karşı duvara fırlattı,bu halde bile top oynaması Hinata'yı güldürüyordu. Önüne çorbası konduğunda topu karşı duvardan sektirmedi koyu saçlı çocuk. Dik oturdu ve Hinata'nın ona içirmesini bekledi.

"Ben mi içireceğim?" dedi ayağının dibinde oturan Hinata. Kageyama başını salladı ve kaşlarını çattı masumca. Hinata onun kızdığını zannedip hızla kaşığı eline aldı ve çorbayı ona içirmeye başladı. Çorba bittiğinde midesini tutsun diye aldığı bir tane börekten vermişti çocuğa. Ardından da ilaçlarını içirdi.

Rutin işler bittiğinde saat yaklaşık gece 11'e geliyordu. Herkesin uyuduğu klasik,sessiz sakin bir saatti. Kageyama kendini daha iyi hissederek Hinata'yı izliyordu. Hinata ise elindeki kitabı ona okumaya çalışıyordu. "Bence kitap okumak tam bir baş ağrısı." diyip yavaşça çizgili pijamalı çocuk kitabını yanındaki sehpaya koydu.

Kageyama sessiz bir kahkaha attı. "O kitabın sonunda ağlamıştım." Hinata ona döndü panikle. "O kadar üzücü bir şey mi gerçekten!" Kageyama o ona bakarken güldüğünde Hinata içinden bir şeyler kopmuş gibi oldu. Gerçekten şerefsiz,çok güzel gülüyordu. Kageyama ona neden daldığını soracağı sırada gözlerinin içindeki parlamayı gördü.

"Hinata,o gün. Yani..sana önemli bir şey söyleyeceğim gün." Hinata ona doğru emekledi koltukta. "Siktir et şimdi onu." Kageyama azmış çocuğun omuzlarını tuttu. "Mal Hinata. Seni seviyorum." Tek nefeste söylediğinde Hinata geri çekildi. "Ne?" Kageyama bakışlarını kaçırdı hızlanan kalbiyle beraber. "Duydun işte. Nah söylerim bir daha." Karşısındaki altın rengi gözler daha da parıldamaya başlarken Kageyama'nın ona yaklaştığını görmediler bile.

Kageyama turuncu saçlı çocuğun dudaklarında nefes almıştı. Güzel bir çiçeğin yanında saatlerce alınan temiz hava gibiydi bu. Hinata karşılık vermeden önce ağlamaya başlamış tuzlu saf göz yaşları öpüşmelerini daha da anlamlı yapmıştı, derinleştirebildikleri kadar derinleştirdiklerinde Hinata aniden geri çekildi.

"Dışarı çıkalım mı biraz?"

{KAVUŞTURDUM SONUNDA}

poet's poem ღ kagehinaWhere stories live. Discover now