EPİSODE 12

35.7K 1.9K 647
                                    

Merhaba Beyler ve Beybiler🤞

Oy ve bol bol yorum yapmayı unutmamanızı söyleyerek keyifli okumalar diliyorum^^

EPİSODE 12

Göğsünde yaran varken hislerin adi

Kanarken içinde sessiz bir vadi

Dudakların hoyrat zamanın içindeki avadi

Hırçın ve baki

Gözlerin...

Yeşilden çalan hâki

(*avadi: zulmedenler, zalimler.)

Yangının sus payı şeytanın dudaklarıma mühür diye bastırdığı günahkâr dudaklarıydı.

Kaburgamdan var olan cehennem, ateşinden bana günah dolu bir serabı bahşederken içimde susturmak istediğim ama susturmayı başaramadığım sesler vardı.

Sesler avaz avaz, sesler azap içinde ama sesler o azabın sahibine biat eder haldeydiler.

Çakır'ın dudaklarından dökülen kelimelerin ardından esen nefes sus çizgime dolup boşluğumu doldurduğunda kirpiklerimi aralayarak yosun yeşili gözlerinin içine baktım.

Upuzun, kıvrımlı kirpikleri birbirine girmiş, kaşlarının arasında derin bir vadi oluşturmuştu ama dili, dudaklarımı tadan dudaklarının üzerinde gezinmişti.

Ne o ne de ben geri çekilecek bir hamle yapmadan birbirimizin gözlerinin içindeki anlamlarda boğulurken aracın içini dolduran telefonun sesiyle Çakır bir an gözlerini yumup kafasını sol omzuma yatırdı. Tekrar açtığında benden geriye çekilip sırtını koltuğa yasladı ve araç kitine bağlanmış telefondan Abay'ın aramasını cevaplandırdı.

"Söyle."

Çakır'ın parmakları direksiyonu dövdü.

"Çakır, Kışla'ya gelmen lazım. Acil."

"Ne oldu?"

"Feza ve Arslan... Geceden beri birbirine girmiş durumdalar. El atmazsan Hıncal komutana kadar duyulacak."

Kaşlarım aniden çatıldı. Dün gece olanlardan sonra Feza bana tek bir kelime etmemişti. Arslan dayımın yüzüne bile bakmadan beni araca bindirip eve sürmüştü. Ki sabah da beni okula bırakırken hiç konuşmamıştık. Biliyordum ki kendini dizginlemeye çalışıyordu ama şu an anlıyordum ki o dizginler çoktan elinden kaçmıştı.

"İyi şeyler olmayacak, Çakır. Arslan zaten açıkta."

Çakır dişlerini sıktı. Eliyle yüzünü sıvazladıktan sonra dişlerinin arasından konuştu. "Kapat, geliyorum."

Durduğumuz caddenin ortasında birden gaza yüklendi ve direksiyonu çevirirken araç öne tekleyerek hareket etti.

"Kışla'ya gitmem lazım," dedi garip bir sesle. Biraz önce göz göze, diz dize olduğumuzun aksine yüzüme bakmadan konuştu. "Önce seni eve bırakayım."

Aklımı başıma toplamaya çalıştığım anlarda kaşlarım çatıldı ama yüzüne bakamadım. "Gerek yok, bende geleceğim. Onları ben dizginleyebilirim."

DEHARİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin