LİSE SAKİNLERİ SERİSİ

9. Bölüm

Umarım beğenirsiniz♡

 Oylamayı unutmayın.

Bölüm düzenlenmiştir.

¤¤¤

Herkes olduğu yerde durmuş birbirine bakıyordu. Bizim için gelmiyorlardır umarım. Kızlar kaçarken sokakta tek biz kalmıştık. Çantalarımızı hızla elimize aldık. "Hadi topuklayalım buradan!" dedi Berfin..

"Mahalle kekosu musun Berfin?" diye sordu Duygu. Bu söylediği şeye gülerken sokağın çıkışına doğru yürüyorduk. Vallahi stres atmıştım. Hafta da düzenli olarak Sefa'yı mı dövseydim? Bence güzel hobiydi.

Sokaktan çıkıp tekrar çarşıya girdik. Açıkçası bayağı yorulmuştum. "Nasıldı ama?" dedi Sıla gülerek.

"Çok iyiydi." dedi Duygu. Telefonumu çalmasıyla cebimden çıkardım ve arayan kişiye baktım. Niye arıyordu bu beni?

"Ne var?" dedim ters bir şekilde.

"Emin misin?" diye sordu tehditkar bir sesle.

"Efendim." dedim.

"Neredesin? Canım çok sıkıldı, gel kavga edelim." dediğinde gözlerimi devirdim.

"Olmaz"

"Emin misin?"

"İstediğin kişiye fotoğraflarımı atabilirsin, Sefa." dedim bıkkınlıkla. "Seninle uğraşamam."

"Kızım seninle uğraşmak istiyorum."

"Sebep?"

"Tıpkı benim gibi ruh hastası olduğun için."

"Keşke olmasaydım."

"Of! Niye evde değilsin?"

"Sen beni sorguya mı çekiyorsun?"

"Evet. Bir sıkıntı mı var?"

"Yanına geleceğim ama bir şartla." dedim sırıtarak.

"Neymiş o?"

"Sana vurmama izin vereceksin."

"Oldu cınım o da seni öpüyor."

"Kim?"

"Babaannem." dedi ve telefonu yüzüme kapattı. Gözlerimi devirdim ve kızlarla biraz daha takıldıktan sonra eve doğru yürümeye başladım. Bizim sokağa girdiğimde karşı binaya bakıp oraya yöneldim ve apartmana girip Nejla ablanın dairesinin önünde durdum. Sesli bir nefes alıp zili çaldım.

Kapıyı Sefa açtı. "İçeri gel!" dedi. Ayakkabılarımı çıkardım ve içeri girdim. Kapıyı kapatmayı da unutmadım. Yorgunlukla halının üzerine oturup bana tuhaf tuhaf bakan Sefa'ya baktım.

"Ne yapıyorsun?" diye sordu.

"Yoruldum." dedim

"Bana su getirsene!" dediğinde ona baktım. 

"Şimdi kalkarsam seni döverim!" dedim sinirle. "Ben misafirim! Git sen bana su getir."

Oflayarak oturduğu koltuktan kalktı ve odadan çıktı. Bir süre sonra elinde bir bardakla içeri girip bardağı bana uzatınca gülümsedim. "Ee niye geldin buraya?" diye sordu.

"Sen dedin ya gel diye!" dedim.

"Hı doğru." dedi. 

"Seni vurmaya geldim." dedim ve ayağa kalkarak bardağı sehpanın üzerine bıraktım.