14. Bölüm

16.2K 1.8K 370
                                    

Yorum atmayı unutmayın. İyi okumalar...

¤¤¤

Camdan karşıya bakarken Sefa'nın eline telefonunu aldığını görünce daha dikkatli baktım oraya. "Şirin!" diye bağırma sesi buraya kadar gelmişti. Camdan bana bakınca telefonumu gülerek salladım. Telefonuna baktı ve bir şeyler yazmaya başladı.

Ruh Hastası:

A-ah bu da kim?

Şirin: 

Bırak dalga geçmeyi.

Ruh Hastası:

Uf tamam be!

Ne istiyorsun?

Şirin: 

Yok canım estağfurullah.

Bana kötü davranma yeter, başka bir şey istemiyorum.

Ruh Hastası:

Bakarız.

Elimle alnıma vurdum sertçe. Çok gıcık bir çocuktu cidden. Ama nedense kanım ısınmıştı ona. Bazen komik, bazen ise çok ciddi oluyordu ve ben komik hallerini daha çok seviyordum. Beni güldürüyordu.

Şirin: 

Tek yanlışında videoyu paylaşıldı bil.

Tabi ki öyle bir şey yapmayacaktım. Kalsın telefonumda böyle. Oh, mis! Odama girdim ve kıyafetlerimi değiştirdim. Daha sonra da yatağıma uzanarak Sefa'nın videousunu tekrar tekrar  kahkahalarla izledim. O esnada ondan bir mesaj daha geldi.

Ruh Hastası:

O videoyu paylaşırsan mevzu çıkar.

Hazar Dere...

Binanın önünde oturmuştum ve sırtımı duvara yaslamıştım. Gözyaşlarım akmayalı on beş dakika olmuştu. Bugün Sefa'yı görmeye gitmişlerdi. Hayır, onu merak etmiyordum (!) Ne yaparsa yapsın umurumda değildi.

Hava kararmışken Duygu'nun önümde durmasıyla ona bakmaya başladım. "Eve gitmedin mi daha?" diye sordum.

"Gidiyordum ama seni burada görünce yanına gelmek istedim." dedi ve yanıma oturarak sırtını duvara yasladı. İkimizde sessizce gökyüzünü izledik.

"Merak etmiyor musun?" diye sordu.

"Neyi?"

"Sefa'yı." dediğinde omuzlarımı silktim. "Niye ağladın?"

"Ağlamadım." diyerek inkar ettiğimde bana bakmayı sürdürdü. "Nereden anladın?"

"Kirpiklerin yaş." dedi gülümseyerek.

"O kadar mı yakın baktın gözlerime?" diye sordum. Bu karanlıkta kirpiklerimin yaş olduğunu görmesi neredeyse imkansızdı.

"Sen fark etmeden." diye cevap verdi ve tekrar gökyüzüne baktı.

"Ne zamandır öyle bakıyorsun?" diye sordum bu sefer.

"Sen hiç fark etmediğinden beri." dediğinde gülümsedim. Duygu iyi bir kızdı. Onunla konuşmak beni rahatlatmıştı. "Sefa ile konuş."

"Konuşamam."

"Niye?"

"Eğer Sefa gerçekten hiçbir şey yapmamışsa ben onun yüzüne bakamam. Ben, Sefa beni affetmez diye korkuyorum, Duygu. Ama eğer yapmışsa vereceği cevaplardan korkuyorum." dedim.

"Sahte acı çekmeyi bırak, Hazar. Sefa'nın anlattıklarından sonra karar ver her şeye. Şimdi ortada bir şey yok iken sahte acı çekmektense, her şeyi öğrendikten sonra gerçek acı çek." dediğinde kafamı ona doğru çevirdim. Neden bu kadar haklıydı? Neden kendimden nefret etme hissi içimde çoğalıyordu? "Sende bir yara bırakmasına izin verme, Hazar."

LİSE SAKİNLERİ SERİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin