14: serious, scary shotaro-kun

675 102 54
                                    

"Annenlerin beni sevdiğine emin misin?"

Minami'nin kıyafet dolu çantasını sağ omzuna asmış, sol eliyle de kızın elini sıkı sıkı tutmuş Osaki Shotaro merakla sorduğunda, Minami ona gözlerini devirdi.
"Sevdiler, Shotaro." dedi, ufak bir gülümsemeyle.
Shotaro gergince gülerek ensesini kaşıdı.
"Ne bileyim... Bize hiç bakmadılar ya, ondan sordum..."
"Emin ol bu daha iyi ve yapabilecekleri en sevgi dolu şey." dedi Minami, sessizce.
Shotaro birkaç saniye gözlerini kırpıştırdı. Ne dese bilemediğinden kekeleyip kalmış, kızın hiçbir şey okuyamadığı yüzü onu duraklatmıştı. Kızgın mıydı, üzgün müydü yoksa şaka mı yapmıştı, bilmiyordu.
"Annem seni kesin sevecek ama, merak etme. Kim seni sevmez ki?" dedi, sonunda konuşmayı becererek.
Minami ona gülümsedi. Parlayan gözleriyle parmak ucunda yükseldi ve çocuğun yanağına dudaklarını bastırdı.

"Çok şirinsin, Shotaro."

Shotaro, yavaşça boynundan yüzüne doğru tırmanan sıcaklığı hissetti. Gözleri kocaman açılmış, kalbi heyecanla teklemişti. Farkında bile olmadan elini kızın elinden çekti ve gecenin bir yarısı olduğundan sessizliğe gömülmüş bomboş sokakta çığlık atarak koşmaya başladı. Heyecanla titrediğinden pek güçlü olmasa da uzun bacakları onu baya bir ileri taşıyordu bu yüzden arkada kalan zavallı, orta boylu sevgilisi de onun arkasından tüm gücüyle koşmaya başladı.

"Shotaro! Sessiz ol! Hey! Kes bağırmayı!"

Minami ona yetişerek nefes nefese kalmış bir şekilde kendisini onun üzerine bıraktı. Lanet sırık, hiç atletik durmasa da fena hızlı koşuyordu. Kızın birbirine girmiş kahverengi saçları onun omzuna dağılmış, üşümüş, zayıf kolları da onun arkasından bedenine sarılmıştı.

"Yavaşla..." diye fısıldadı, derin nefeslerinin arasından.

Shotaro, omzunun üzerinden arkasına baktı ve kendisine sarılan kızın sırtına gömülmüş başı dolayısıyla gördüğü saçlarına gülümsedi. Karnında yine bir şeyler tepinmeye, bacakları onu yüz üstü bırakmaya niyetli gibi titremeye başlamıştı.

"Özür dilerim." dedi Shotaro, sessizce.
Kızın kollarını belinden çekti ve onu kolunun altına doğru alarak biraz uzaktaki müstakil eve doğru ilerlemeye başladı.
"Geldik zaten, bir an önce içeri girelim. Üşüdün o elbiseyle."

O ikisi beraber evin kapısını çaldıklarında, Minami gergince boğazını temizledi ve titremeye başlayan elleriyle saçlarını düzeltti. Genzi yanıyordu. Eğer Shotaro'nun ailesi ondan hoşlanmazsa ne yapardı bilmiyordu, kesinlikle kendisini sevdirmesi lazımdı. Ne yapmalıydı ki? Eve girer gitmez ev işlerine yardım etse olur muydu?

Önlerindeki kapı, yavaşça aralandı. İçerinin sıcak, kurabiye kokan havası Minami'nin yüzüne çarptı ve içerideki sarı, loş ışıkla birlikte orta yaşlı, genç sayılan bir kadının gülümseyen ifadesi onu karşıladı. Kızın göz bebekleri, şoka girmiş gibi hafifçe titredi. Demek aslında anneler çocuklarını böyle karşılıyor, ev denen şey böyle kokuyordu.

"Hoşgeldin hayatı- Shotaro... Ah... Arkadaşını mı getirdin?"

Genç kadının şaşkınca, daha çok gülmemeye çalışır gibi bir ifadeyle sorduğu soruyla, Tanaka Minami kadının önünde saygıyla eğildi.
"Habersiz, çat-kapı geldiğim için özür dilerim efendim! Tanıştığıma çok memnun oldum!"
Minami'nin kusursuz Japoncası, hem Bayan Osaki'yi, hem de Shotaro'yu şaşkına uğrattı. Shotaro elbette kızın Japon olduğunu biliyordu fakat onun hiç olmazsa biraz daha bozuk konuşmasını beklerdi.
Önünde saygıyla kendisine eğilen Minami'ye ufak bir kahkaha atan kadın, genç kızın sırtını sıvazladı.
"Ne demek, hiç önemli değil! Lütfen içeri gel canım!"

akogare ➵ osaki shotaro✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin