Bir asker ve yârinin hikâyesi...
"Bu sevda
Bende bittiğinde
Sende başlarsa,
Seni asla affetmem."
"Akif Karan," dedim uzun zaman sonra ilk kez konuşurken. İsminin güzelliğine yandım. "Ben senin mesleğinden gocunmuyorum. Aksine gurur duyuyorum. Ama se...
Acayip özleştik. Uzun ve doyurucu bir bölüm olduğunu düşünüyorum. Umarım keyifle okursunuz.
Satır aralarını boş bırakmayın. Yorumlardan sohbet etmeyi çok özledim.
Aşk ve tutkunun bol olduğu bir bölüm oldu.
Okuduğunuz saati paylaşır mısınız?
OTUZ SEKİZİNCİ BÖLÜM
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
ALTIN KAFESE HAPSOLAN SERÇE
♤
Akif Karan'ın kulaç atarken ki hızına yetişmenin boşa kürek çekmek olacağını anlayınca yarıştan çekilmeye karar verdim. "Pes ediyorum," dedim ağrıyan kollarımla yata doğru kulaç atarken. Su vücudumu rahatlatmış ve beni mayıştırmaya başlamıştı.
Akif Karan'ın ilahi kahkahası kulaklarıma dolarken kıstığım gözlerimde omzumun gerisindeki bedenine ters ters baktım. Odağıma düşen su damlacıklarıyla kaplı, kalıplı bedenine ve ıslanarak alnına doğru meyillenen siyah tutamlarına bakarken sinirim kendiliğinden silinip gidiyordu. Bu adamın her mekanda ve zamanda bu kadar yakışıklı ve etkileyici görünmesi haksızlıktı. Alnına dökülen ıslak saçlarla ıslak köpek gibi görünmesi gerekirken tam aksine çekici ve karizmatik duruyordu. Düşüncelerimle ettiğim kavga Akif Karan'ın alayvari sesiyle sona erdi.
Suyu dalgalandırarak olduğum yere doğru yüzerken, "Yavrum hiç yakıştıramadım sana," dedi kınayıcı ancak sırıtış eksik olmayan suratıyla. Gülümsemesi içimi ısıtıyordu. Sanki onun dudak kıvrımları benim gönül bahçemi şenlendiriyordu.
Limon yemiş gibi yüzümü ekşittim. "Asıl ben sana yakıştıramadım," yukarı çıkmak için merdivene tırmanırken konuşmamı sürdürdüm. "Nerede centilmenlik? Askersin ve kaslarının gücü benden kat kat fazla, insan sevgilisine tolerans gösterir," biraz ajitasyon yapıyor olabilirim ama bunu Akif'in bilmesine gerek yoktu. Demir, silindirik basamaklara kaymamaya dikkat ederek basmış ve bedenimi yukarı çekmiştim. Hafif esen rüzgâr ve yakıcı güneş ışığı birleşince bir an önce kendimi duşa atmak istemiştim.
Boğuk gülüşü kulağıma dolarken başımı onaylamazca iki yana salladım. Benim onun karşısında sinirlenmemden epey keyif alıyordu. "Kasıtlı olarak yenilmeliydim, öyle mi?" dedi hafiften alay serpiştirilmiş olan bir tavırla.
Güvertede yerde duran havluyu bedenime sardığımda Akif Karan da ıslak saçları ve vücuduyla merdivenin başında belirdi. Bronz teni elbette her zaman ilgimi çekiyordu ancak bu kadar yakından görmek ve hissetmek beni derinden etkilemişti. Tenimin karıncalanması cabasıydı. Midemdeki kasılma ve bacaklarıma doğru hızla ilerleyen karınca sürüsüyle başım dertteydi.
