[1]

2.9K 236 507
                                    

[1]~" Bayım! Bakar mısınız?"

Adımlar, pıtı pıtı, ama yorgun adımlar.

O adımların hareketleriyle savrulan krizantem desenli, kuvvetle muhtemel yıllardır giyilen ve diz kapaklarına gelen bir etek.

Daha sonra,ince lakin güçlü duruşunu büyük bir inatla bozmayan, ağır torbalara dolanan parmakların olanca yükünü çeken eskimiş bir de bilek.

En sonunda ise kımıl kımıl, yerinde duramayan ve bu dans eden etekle eskimiş bileği üç adım geriden takip eden garip bir çocuk.

Adı Wang Yibo.

Yibo peşine takılıp gittiği yaşlı kadını izlerken yardım etmek doğru anı bekliyordu. Önündeki yaşlı kadının ağır torbalarını onun ellerinden almak için o kadının yerden kafasını kaldırması ve yürüdüğü yolun uzunluğuna bakması Yibo için doğru andı.

Yaşlı kadın elindeki torbalarla karşıdan karşıya geçtikten sonra, alnındaki süzülen ter damlasını silmeye çalıştı. Başarısız girişiminden sonra, başını kaldırıp sağa sola bakındığında hemen önünde dizlerinde biten kahverengi şortu ve sarı tişörtüyle, güzel yüzlü bir çocuk belirmişti.

"Hanımefendi."diyerek seslendi Yibo. "Müsaade ederseniz torbalarınızı taşımanızda size yardımcı olmak istiyorum."

Kadın onu süzdü. Alışık olmadığı hitap onu şüpheye düşürse de sahiden de birilerinin elindeki torbaları alması iyi olurdu. Bu yüzden başını hafifçe sallarken ağır torbaları çocuğa uzattı. Fakat bundan önce, Yibo cebinden çıkardığı mendili kadına uzatmıştı. Kadın onu anlayamazken o gülümsedi ve cevap verdi.

"Fazlasıyla yorgun ve terli görünüyorsunuz bayan. Bu mendili size biraz bile olsa yardımı dokunsun diye veriyorum."

Kadın yeniden bunu tuhaf ve şüpheli buldu, fakat uzatılan mendili alarak alnında biriken ter damlalarını sildi. Peçeteyi almıştı çünkü, garip bir çocuk tarafından verilmiş olsa da ona ihtiyacı vardı ve elzem bir bilgi, durduk yere gökten peçeteler yağdığı hiç görülmemişti.

Kadın, Yibo'ya evinin yolunu tarif ederken Yibo o esnada taşıdığı torbalarla kendi genç ve pek bir narin olan bileklerini eskitiyordu. Ancak sorun değildi. Çünkü bugün, 18:15 metrosunda karşısına çıkacak garip bir adam tarafından eskiyen ve yorulan bilekleri öpülecek, onunla garip bir ilişkinin içine düşecekti.

Neden 18:15 ve neden garip bir adam diye sormayın.

Çünkü inanın, bunu kimse bilmiyor. Merak eden tek insan da sizsinizdir muhtemelen. Belkide sizde de bir gariplik vardır kim bilir.

Kadın ve Yibo arasındaki sessizlik uzun bir süre devam etti. Fakat bu sessizlik Yibo'yu sıkmıştı.

"Biliyor musunuz hanımefendi."diyerek konuşmaya başladı. "Krizantem desenli eteğinizi çok beğendim. Aynısından anneme de almak isterdim."

Kadın galiba onun garip bir çocuk olduğunu kabullenmişti. Bu yüzden şüpheci bakışlarını onun üzerinden çekeli çok oluyordu. "Bu eteği yıllar önce rahmetli kocam Pekin'den almıştı genç adam. Korkarım aynısını bugün bulamazsın."

İkisi ana caddeden ayrılıp yeni bir sokağa doğru döndüğünde Yibo güldü. "Sorun değil hanımefendi. Benim annemde zaten yıllar önce Pekin'de öldü."

Kadın bunun üzerine daha fazla bir şey diyemezken Yibo gülümsemesinin yüzünde büyümesine izin verdi. Onun zavallı annesi tıpkı kendisi gibi garip bir şekilde ölmüştü. O henüz belinden pantolonu düşen ve geri çekmeyi akıl edemeyen bir çocukken olmuştu her şey. Köprüden kendisini atmaya çalışan bir genç kızı durdurmak isteyen iyi niyetli annesi, kazara o genç kız ile Yibo'nun gözleri önünde köprüden aşağıya düşmüş ve genç kız kurtulurken annesi kurtulamamıştı.

Amélie'nin Öyküsü [Yizhan]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin