27~ Hem ilk hem sonmuş, en güzeli oymuş gibi.

1.3K 133 485
                                    

"Duvar boyamak için en harika gün."

Yibo kollarını göğsünde birleştirip evlerinin boş odasının kapısında dururken konuşmuştu. Zhan nihayet sınavlarının bittiği ve dinlenebilecekleri bir hafta sonunda,  babaannelerinin aldığı ikinci evlerinde birden duvar boyamaya karar vermişti. Bunu yaptığında aylardan nisan, günlerden pazar ve saatlerden ise öğle vaktinin önemsiz bir saatiydi.

"Bu oda ile güzel planlarım var, hem bak sana en çok yakışan renge boyuyorum."

Yibo duvarı kaplayan kırmızı renge baktı. Bakışları yumuşar gibi olduğunda kendisini toparladı ve yeniden huysuz bir şekilde sevgilisine seslendi.

"Güya bugün paten yapmaya gidecektik. Bana üçlü atlayışları gösterecektin. Nerden çıktı bu boya işi?"

Wei Ying boş odada yanlarında gezinip durmaktan sıkılmış olacak ki ikisini yalnız bırakıp çıktı odadan. Yibo o odadan çıkarken içeriye doğru adımladı.

"Bu odayı hobilerimiz için dizayn edebiliriz ya da film izlemek için. Belki de sen dans ederken kullanırsın."

Yibo onun boya içinde kalmış ellerine ve uzadığı için alnına dökülüp gözlerini örtmeye başlayan saçlarına baktı. Yüzündeki heves, gözlerindeki ifade daha fazla somurtup durmasına mani oldu ve uzanıp Zhan'ı öperken ellerini onun omzuna çıkardı.

Zhan ömrü boyunca ilk kez gülümsüyor gibi cesurca, hiçbir tereddüt yaşamadan gülümseyip sevgilisini daha çok kendisine çekti. Aylardır, her şey bir masal kitabının içine düşmüş gibi güzeldi. Yeni evlerini keyiflerince dizayn etmiş, Wei Ying'i yanlarına almış ve canları ne isterse onu yapmışlardı.

Zhan kısa bir an ayrılıp elini kırmızı boya kutusuna daldırdı ve hedefine parmağıyla küçük bir leke bıraktı.

Bu hedef Yibo'nun yanağıydı.

Küçük olan yanağındaki ıslaklığa kısa bir an şaşırsa da bu kısa sürdü ve aynı izden sevgilisinin yanağına bırakmak isteğiyle parmağını boyaya daldırdı. Ancak Zhan izin vermedi iki elini de tutup onu en yakınına çektiğinde gözlerinde yanıp tutuşan parıltılar taşıyordu.

"Acaba biz." Dedi gözlerini hemen dibinde duran aşık olduğu dudaklara indirirken. "Burada değil de yatak odasında mı oyun oynasak?"

Yibo anında onun yaramaz gülüşüne ortak olduğunda Zhan onu öpmek istedi. Gülüşünün en guzel yerinden öpmek istedi, lakin çalan telefon onları ayırdı.

"Bir gün bu telefonları toplayıp yakacağım."

Yibo onun söylenmesini haklı bulurken eliyle yanağını okşadı ve çalan telefonunu açtı.

"Efendim Fanxing."

Daha dün konuştuğu çocuğun aramasına şaşkınlıkla yanıt vermişti. Genelde arayan Yibo olurdu çünkü.

"Gege!"

Bu endişeli ve nefes nefese seslenişten sonra bedeni gerildi. Yanıbaşında  merakla bekleyen Zhan onun gerildiğini fark edince elleri arasında olan ellerini okşadı.

"Ne oluyor Fanxing, koşuyor musun sen?"

Fanxing biraz öksürdü. Koşmayı bırakmış gibiydi, sesi şimdi daha anlaşılırdı. "Gege bizi dövecekler. Jingyi ile beni gebertecekler bu sefer."

Yibo endişeyle dudağını ısırdı ve ona ne olduğunu sordu. Öğrendiği şey bu sene başladığı lisede, üst sınıflardan oluşan bir grup çocuğun onu ve en yakın arkadaşını dövmek için toplanmasıydı. Bunun nedenini ve nasıl olduğunu sonra öğrenmeye karar verirken " Kavgaya girme."diyerek uyardı kardeşini.

Can't Pretend~YizhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin