3| Galler arşidükünün sembolü.

812 113 264
                                    

"Baron Wang."

Elinde tuttuğu silahı öyle çok sıkıyordu ki, kabzanın soğuk metali sert avuç içlerine gömülüyordu.

Karanlıktı ve Baron'un adını seslenen Zhoucheng'in elinde tuttuğu ateşten nerede olduğunu bulup ona seslendi.

"Benden çok uzaklaşma, tehlikeli olabilir."

On metre kadar uzağında olan genç onu onaylandığında Kont dikkatini yeniden ağaçlarla çevrelenmiş alana verdi. Çok zaman geçmemişti, daha yarım saat önce Baron ile hoş bir sohbetin içindeydi ve oldukça da keyifliydi.

Şimdi ise bir meçhulun içinde evinin ardındaki ormanda onu arıyordu. Oraya gittiğini, yerde gördüğü ayak izlerinden varsaymıştı. Ancak gözüne ilişen iki farklı ayak izi yüzünden şu an, karamsar düşünceleri ona eziyet ediyordu.

Wang Yibo'ya bir şey olmasına izin veremezdi.

Daha bir hafta önce hayatını kurtaran bu adam, onun için çok kıymetliydi. Dile getiremiyordu ancak farkındaydı, coşkun akan bir nehirde sürüklenip duruyor, son süratle güzel bulduğu soyluya doğru çekiliyordu.

Sorun yoktu. O çağının ötesinde bir insandı. Nefretini bir kalıba sokmadığı gibi sevgisini de sokmazdı.

"Lordum!"

Bu kuvvetli sesleniş uzağında beliren ince figür için söylenmişti. Bir ağaca yaslanan bu ince figür, Zhuocheng tarafından da fark edilmişti ve o, silahını o yöne doğrultma konusunda tek bir saniye bile tereddüt yaşamamıştı.

Xiao Zhan ateş etmemesi için onu uyardı ve koşarak oraya gittiğinde o ince figürün, ağaçtan güç alarak ayakta duran Yibo olduğunu fark etti. Bu fark edişten sonra dilinden onun adı bir başka şekilde çıkmıştı.

"Yibo."

Bu kırık ses, zorlukla soluk alıp veren solgun yüzlü Yibo'da korkunç şiddette bir etkiye sahip oldu ve büyüyen gözlerini kendisine doğru gelen adama çevirdi. Bir rüyadan uyanır gibi olan Baron bir adım bile olsa Kont'un yolunu kısaltmak istedi ama uyuşan bacağı yüzünden sendeledi. Aynı saniyede kendisini güçlü kolların arasında buldu.

Yibo hissettiği acı yüzünden konuşmak bir kenara zorlukla nefes alıyordu ve bu haliyle bedenine dolanan kolu reddetme lüksüne sahip değildi.

"Birisi vardı değil mi? Kimdi o?"

Kont'un bu sorusunun ardından Yibo az önce yabancı adamın kaybolup gittiği karanlık ormana baktı. "Sizi öldürmek isteyen kişi, o gece tetiği çeken adam. Buradaydı, çok yakındı. Hiç konuşmadı ve ben de peşinden gidemedim. "

Bu sözden sonra Zhuocheng, kuzeni olan Zhan'dan bir bakış ile izin istedi ve o karanlığa doğru ilerlemeye başladı. Zhan ise çoktan bakışlarını belinden tutarak ayakta durmasına destek olduğu adamın bacağına indirmişti. Gözleri kısılırken bir elinde tuttuğu lambayı oraya yaklaştırdı. Saniyeler sonra Yibo'nun bacağına saplı iğneyi çekip çıkardığında, Baron'un ağzından kısık sesiyle bir inleme dökülmüştü.

İğneyi cebine gönderdi ve "Gidelim."dedi. Ardından elini tutmakta bedenden uzaklaştırmadan, yavaş adımlarla Yibo'ya yardımcı olarak yürümeye başladı.

Yibo iyi değildi.

Sırtını yakan acı yüzünden yarasının ne durumda olduğunu merak ediyordu ve o adamın gitmeden önce bacağına sapladığı, geri almak için vakit bulamadığı iğnenin üzerinde nasıl bir etkisi olacağını kestiremiyordu. Ancak söylemeliydi ki, yürümek çok zordu.

Kesik kesik ağzından çıkan solukları bile, Xiao Zhan'ın canını sıkmaya yeterdi o an. Ancak bundan daha fazlası vardı ve Kont artık söylemeden yapamayacaktı.

Lord, don't move that, [Yizhan]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin