promaja, vmin

bizi yormayacağım

bölüm ithafı, cjjgguk

Duyguların birbirine girdiği her andan nefret ederdim.

Karmaşıklığı, keşfetmeyi, heyecanı ve uysallığı bir arada yaşamıştım dün. Cevabını aradığım sorular ve anlam vermeye çalıştığım tavırlar, hepsi toplanıp üzerime yığılmışken yapabildiğim tek şey sessiz kalıp getirilerine ayak uydurmaktı. Neyin hoşuma gidip gitmediğini bile kestiremiyordum artık.

Sabahına ilk defa Taehyung ile beraber uyandığım bir gündü bugün.

Geceye dair hiçbir şey konuşmadık. Ne ben duyduklarımdan etkilenmiş gibi davrandım, ne de o kendine ters olan bir itirafı yaptığı için geri çekildi. Normaldi işte. İlk günlerimizdeki gibi.

"Çekimden sonra seni yine kaçırsam Yeonjun kızar mı?"

"Dünden razı." Senaryodaki bakışlarımı kısa bir an yüzüne çevirdim, "Bu sefer nereye?"

Dili dudaklarını turladı. O benim aksime senaryo okumak yerine telefon ile ilgileniyordu. "Tanışman gereken biri var."

Sorgulamadım. Gözlerim yeniden senaryoya kaydığında, diğer günlere kıyasla üzerimde yer edinen durgunluk benim bile dikkatimi çekmişti o an. "Yorgunluk dereceme bağlı." Ona doğru bakmasamda kafa salladığını hissetmiştim. Sessizlik girdi sonra aramıza. Fark ettim ki Taehyung ile aram iyi olduğunda diğer hiçbir sıkıntı gözüme zor gelmiyordu. Rahattım ve düşünmüyordum. Şimdiki gibi.

Telefonunun kilit sesini duydum. Bedenini yanıma kaydırdı saniyeler içinde. Parfümü yoğundu bugün, tek temasta üzerime sinebilecek kadar. Hareketlenmemi beklemedi, başı omzuma düştü. "Sweet night." Mırıldandığı sırada boştaki elimi kavramıştı parmakları. Yarası iyileşmiş izlerin üzerinde gezdirdi her birini usulca. O an senaryoyu kenara atıp kendimi dokunuşlarına bıraktım. İnkar edilemezdi, Taehyung'un ilgisi insan bünyesine fazlasıyla iyi geliyordu.

"Sweet night?" Sorgulayıcı tonda tekrar ettim dediğini. O an gözleri boynuma denk gelecek şekilde daha çok yaslandı bana. "Şarkının adı."

"Tam hali için sabırsızlanıyorum."

"Her şeyi bittiğinde," derin bir nefes kattı araya. O an kokumu derinlerine hapsetmek için yaptığını anlayamamıştım. "ilk dinleteceğim kişi sen olacaksın."

"Şarkıcı arkadaşın faydaları." Alayla mırıldandım. Alttan alttan gülüyorken bana katıldı o da. Sonrasında, "Merak ediyorum, sen benim en iyi arkadaşım mısın," güzel ingilizcesi ve notalar ile mırıldandı bu cümleyi.

Şarkıya gönderme yaptığını anlamıştım. Dikkatimi çeken ise vermek istediği mesajdan çok daha farklı bir kısım olmuştu. "Yeni sözler eklemişsin."

"Bitirdim bile." Omuz silkti. Dünkü özgüvensiz adama kıyasla daha rahat davranıyordu bu sefer. "Hazır mısın bugüne?"

Burnunu boynuma sürtmesindeki tek amaç kışkırtmaktı, emindim. Bozmadım sesimi, "Dünden."

"Gidelim o zaman." Onayladıktan sonra beraber karavandan çıktık. Sahnelerimiz ayrı olduğundan her oyuncu aynı anda sette bulunmazdı. Nadir vakitlerde kafa dağıtmak için toplanırdık. Çekim aralarında da Taehyung ile vaktimizi genel olarak karavanda geçirir, yanımıza ekstra birini katmazdık. Kendi halimizde her şey iyiydi.

"Tanışmam gereken kişi kim?" Ansızın aklıma gelen ile bakışlarımı yanımdakine çevirdim. Elleri cebinde etrafı izliyordu. "Yorgunluk derecene sor." Kaşlarımı çattım çok hafif. Anlamsız bir cevaptı. "Ne?"