4| Biz, farklı bir yüzyılda yaşamalıydık.

772 114 211
                                    

"Zamanların en kötüsüydü, zamanların en iyisiydi."

Yibo yakınında oturan adamın konuşmaya başlamasıyla gözlerini ileriden çekmiş ve ona çevirmişti. Kont'un gözleri ise çoktan onun üzerindeydi ve gözgöze geldiklerinde gülümsemişti.

"Hem umut baharıydı, hem de umutsuzluk kışıydı."

"Charles Dickens."

Kont'un yüzündeki mevcut gülümseme aldığı cevapla birlikte daha da genişledi. "Elbette."

Bu hoşuna gidiyordu. Zhan sonunda Yibo ile rahatlıkla sohbet edebileceği bir yol bulmuştu.

Kitaplar.

Wang Yibo tam bir kitap aşığıydı ve normal sohbetlerde gözlerini aşağıya düşürerek kısa cevap verirken, ne zaman kitaplardan konu açılsa dayanamayarak söze dahil oluyordu. Xiao Zhan'ın bunu fark etmesi, onun gitmesine iki gün kala olmuştu ve bu biraz üzücüydü. Çünkü yarın, Yibo gidecek ve aralarındaki çarpık ilişki ona göre sona erecekti. Kont bunu, Yibo'nun sona erdirme düşüncesini  biliyordu ve düşündükçe kalbi üşüyor gibi oluyordu.

Kuzey İngiltere'nin soğuğunu hissetmeyen ve hiçbir zaman umursamayan adam, şimdi bu ayrılık karşısında şiddetle titreyip duruyordu.

"İki şehrin hikayesi, yeni bir eser olsa bile, çok ses getireceğini düşünüyorum."

Zhan, Yibo'yu onaylamak için konuşacağı sırada salonun öteki tarafındaki kardeşinin kendisine seslenmesi yüzünden duraksamıştı.

"Abi, sanırım bu dansı asla öğrenemeyeceğim."

Maria genç bir hanımefendi olarak bilmesi gerekenleri bilmeye gayret gösteriyordu. Lakin salon dansları başarılı olduğu bir alan değildi, zorlanıyordu.

"Neden?" Diye sordu Xiao Zhan. "Az önce düzgün yaptın sanki."

Ona eşlik etme niyetiyle keman çalan Zhoucheng durdu ve Maria'ya baktı. "Düzgün yapsan dahi, senin üzerinde eğreti duruyor bütün danslar."

Maria onun kendisiyle gülerek dalga geçmesine öfkelenmişti. Bu yüzden onu pataklamak için üzerine yürüdüğü sırada Yibo sakince konuşarak geniş salondaki herkesin kendisine bakmasına sebep oldu.

"Sadece yanlış ayakla başlıyorsunuz dans etmeye."

Zhan'ın bakışları anında üzerine dönerken rahatsızlığını giderme ihtiyacıyla, omuzlarını hareket ettirdi. Tüm dünya ona baksa, yine de Kont'un bakışları kadar etkileyemez gibiydi sanki.

"Doğrusunu göstermek ister misiniz lordum?"

Yibo, kendisine bakan adamın isteğini bir an geri çevirmeyi çok istemiş olsa da, şaşırtıcı şekilde çoktan ayağa kalkmıştı. Maria'ya doğru yürürken sırtını seyreden bakışların kendisini yakmaya hazırda beklediğini düşünüyordu.

Daha sonra tüm düşüncelerini bir süreliğine kenara itti, günler sonra rahatça adım atabilmenin ve belki de yıllar sonra dans edebilmenin hevesiyle ileriye doğru adımladı. Bunu yaparken hala koltukta oturup duran adamın kalbini hızlandırarak, onu tatlı bir heyecanın önüne attığından habersizdi.

Maria karşısında dururken bakışlarını aşağıya, ayaklarına doğru çevirdi "Sağ kolu uzatıp sağ ayakla başlamak bilindik bir kuraldır."Dedikten sonra hafifçe gülümsedi. " Ama solakları kapsamaz, anladığım kadarıyla solaksınız Leydi Xiao."

Maria bir aydınlanma yaşarken istemsizce dans ettiği alanı Baron'a bırakmak istemiş ve geriye çekilmişti.

"Böyle adımlamalısınız, bacağınızı biraz büker ve parmak ucunuza yükselirseniz hareketiniz daha estetik görünecektir."

Lord, don't move that, [Yizhan]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin