Bölüm 21.2

3.8K 316 236
                                    

LÜTFEN OKUYUN 🙏🏼
HERKESE MERHABA ÖNCELİKLE! NEREDEYSE ÜÇ HAFTADIR YENİ BÖLÜM ATMIYORUM BUNUN BİRKAÇ SEBEBİ VAR. O SEBEPLERİ SİZLERE SÖYLEYEYİM ÖYLE OKUMAYA BAŞLAYIN İSTİYORUM ÇÜNKÜ EKSTRA BİR DUYURU BÖLÜMÜ EKLEMEK İSTEMEDİM.
ÜÇ HAFTA ÖCE İNSTAGRAM HESABIM KAPATILDI. BENİMLE UĞRAŞMALARA DOYAMIYORLAR ÇÜNKÜ... BEN DE HESABI GERİ ALAMAYINCA YENİ BİR HESAP AÇTIM. ONU TAKİBE ALIRSANIZ ÇOK SEVİNİRİM. ÖTE YANDAN BU SÜREÇTE HİÇBİR ŞEYE HEVESİMİN KALMAMASI BURAYI DA AKSATMAMA NEDEN OLDU. ASLINDA BİR YANDAN DA BURADAN KAÇIYORDUM ÇÜNKÜ SONA YAKLAŞIYORUZ VE YAZILMASI GEREKEN AMA BENİM YAZMAKTAN KORKTUĞUM, GÖNLÜMÜN EL VERMEDİĞİ SAHNELER VAR. HER NEYSE FAZLA UZATMADAN SİZİ BÖLÜME ALALIM. BU ARADA VOTE VERMİYORSUNUZ SON BÖLÜMLERDE AZALMA SÖZ KONUSU BENİ ÜZMEYİN OY VE YORUMLARINIZI EKSİK ETMEYİNİZ LÜTFEN. ❤️

Marcus...

Her şey o kadar gürültülüydü ki kendimi sağır hissediyordum. Evet, onca sesin içerisinde sağır olmuş ve hiçbir şey duyamamaya başlamıştım. Mide bulantım vücudumun salgıladığı adrenalinle çoğalıyor ve boğazıma yükselen safranın tadı ağzımın içini yakıyordu. Havadaki barut kokusuyla başım dönmeye başladığında Devin'i arabaya binmesi için çağırıyordum ama sanki kendi sesim çok uzaklardan geliyormuş gibiydi.

Kurtarmamız gereken iki masumu başarılı bir şekilde kurtarmıştık ama işler beklediğimizden daha zorlayıcı çıkmıştı. Çağlar Nalan'ı ve Alya'yı benim arabamla götürmüştü. Artık bizim de arabaya binip bu lanet olası yerden def olup gitmemiz gerekiyordu ama Devin'e sesimi duyuramıyordum. Ayakları yere çivilenmişti adeta.

Onu var gücümle kolundan çektim. Arabanın arkasına çektiğimde ikimiz de yerdeydik. Vücudu titriyordu. Elleri buz gibi olmuştu. Ellerimle yüzünü kavradıktan sonra gözlerini gözlerime bakması için zorladım. Kesinlikle şoktaydı.

"Bak, buradan kurtulmamız gerekiyor tamam mı? Lütfen kendine gel." dedim. Abim on beş metre ileride baygın bir şekilde yatıyordu ve elimden hiçbir şey gelmiyordu. Onsuz buradan gitmek istemiyordum ama yapacak hiçbir şeyim yoktu. "Onun için geri geleceğiz. Söz veriyorum geleceğiz." dediğimde Devin'in gözünden bir damla yaş sicim gibi toprağa aktı. Alt dudağı titreyerek bir şey söylemeye çalıştı ama başaramadı. Silahlı adamlar hızla bize doğru ilerlerken onu harekete geçirecek sihirli kelimeyi söyledim. "Alya için," dediğimde titremesi kesildi.

Kafamı sallayarak gülümsedim ve kapıyı açarak onun binmesini sağladım. Hemen ardından ben de şoför koltuğuna süzüldüğüm sırada arka cama sıkılan kurşunun sesiyle cam kırıklarının sesi karışmıştı. Devin'e hızla başını eğmesini emrettikten sonra arabayı çalıştırdım ve gazı kökledim. Direksiyonu çevirmeden hemen önce yerde yatan abime baktım.

Onun için geri dönecektim.

Devin...

Renkler. Her bir rengin insanlara hissettirdiği şeyler vardır. Öyle ya, her insana da farklı şeyler hissettirir. Bana göre kırmızı cezbedici bir renktir. Ama bu caziplik kanın rengiyle zedelenir. Mavi özgürlüğün rengidir benim için. Gökyüzü ve denizlerin rengi... Uçsuz bucaksız hayallerin rengidir. Yitirildikten sonra değeri kalmayan bir renktir. Mordur benim için asalet. Giyilen kıyafette, kullanılan aksesuarlarda ve veya her yerde; asildir mor. Ama bu asillik yenilen her bir tekmede, her bir yumrukta çürüyen etlerimizin morluğunda sarsılır. Oradaki morluk asil değildir. Çaresizdir. Bizlere yaşatılan her bir şey, renklerle kodlanabilir zihnimizde. Rengarenk dünyalara sahip olmak isteriz ama maalesef bunu elde edemeyiz. Tecrübe ettiğimiz her şey bizleri değiştirdiği gibi renklerin hissettirdiklerini de değiştirir. Gökkuşaklarından korkar hale geliriz. Siyaha sürükleniriz. Beyazda başlayan hayatımızda kirlenerek siyahta son buluruz. Ama karanlık en önemlisidir. Çünkü karanlık bir renk değildir. Karanlık, siyahtan daha çok şey öğretir. Karanlıkta renkler ölür. Karanlıkta gerçekler görünür. Karanlıktan korkulur çoğu zaman. Ama karanlıktır sığınılan liman. Karanlıktır aydınlığa açılan kapılar. Son olduğu kadar başlangıçtır karanlıktır.

Devin | RAFLARDA |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin