[13]

1K 152 276
                                    

[13]~"Ben hep, onun için sol kolumu feda ederim ki."

"O renkli şekerlerden istiyorum."

"Tamam alırız."

"Geçen gün yediğimiz pizzanın aynısını yapmak için malzeme de alalım."

"Onları da alırız."

"Birde şey istiyorum, dur bi düşüneyim." Yibo bunu dedikten sonra elini çenesine götürüp düşünmeye başladı, fakat çok geçmeden büyük olanın bileğinden tutup kendine çekmesiyle aklı uçup gitti.

"Ne istersen alacağız küçüğüm, sakinleş."

Yibo, sevdiği adam ile birlikte büyük alışveriş merkezine girmek üzereyken heyecanla havaya zıpladı. Neden heyecanlandığı konusunda bir fikri yoktu. İlk kez markete gelmiyordu, ilk kez alışveriş de yapmayacaktı.

Ama tüm bu basit şeyler bile, elini tuttuğu adamla bir araya gelince dünyanın harikaları listesine yerleşiyordu. Sevmenin büyülü bir duygu olduğu düşüncesini sayısını unuttuğu kez içinden geçirdiğinde Zhan'dan ayrılarak alışveriş arabalarından bir tane tutup çekti. Zhan ise onun elinden arabayı aldığında keyifle ilerideki reyonları gösterdi.

"Gidelim ve senin sevdiğin her şeyi alalım."

Yibo onun yüzündeki gülümsemeye hayranlıkla bakarken geride kalmıştı. Arayı kapatmak için hızla iki adım attı ve haber vermeden Zhan'ın sırtına atlayarak sıkıca tutundu. Bu yaptığı büyük olanı önce şaşırtsa da hemen ardından yüzündeki gülümsemeyi genişletmiş, bir başka ifade ile mutluluğuna mutluluk eklemişti. Yibo şımarmak için en uygun vakitlerinden birinde olduğunu anlamıştı böylelikle.

Bacaklarını Zhan'ın beline sıkıca sararken, bir yandan da ileride, belirsiz bir yeri gösterdi.

"Sıkı tutun." Diyerek uyardı onu büyük olan ve Yibo bunun üzerine gülerek onun yanağını öptü. "Gege hep beni düşünüyor, heyecanlanıyorum. "

Zhan buna cevap vermezken, o dudaklarının yanındaki kulağa yaramaz bir gülüş sundu ve az önceki öpücüğünü tekrarladı, ardından diliyle orayı ıslattı.

Bu yaptığı sırtında olduğu bedenin kasılmasına neden olduğunda yeniden güldü. Böyle şeyler yapmaktan fazlasıyla keyif alıyordu. Bütün kaos ortamının sona ermesi ve o kadının Pekin'e gitmesinin üzerinden bir hafta bile geçmemişti. Ama o, geçen birkaç günde onlarca kışkırtıcı şey yapmıştı. Zhan'ın sabrını sınıyordu.

"Yibo doğru dur."

Yibo büyüğün boynuna biraz daha sarıldı. "Ama öyle yaparsam eğlenemem ki."

Aldığı cevap derin bir iç çekmeydi. Zhan ne yaparsa yapsın ona fazla bir şey söyleyemiyor ve engel olamıyordu. Yine de zerre kadar şikayetçi değildi sırtında taşıdığı çocuktan. Onu her şeyden çok seviyordu.

"Evde eğlenelim olur mu, güzelim."

Yibo ince bir ses çıkartarak, "Güzelin miyim sahiden?" Diye sorduğunda ikisi de kahkaha atmış ve çevredeki insanların dikkatlerini çekmişlerdi.

"Dalga geçiyorsun hep, terbiyesiz çocuk."

Yibo bu sözlerden sonra aniden Zhan'ın sırtından inip koluna girdi. "Hiç de bile, dalga geçmedim. Sadece hoşuma gidiyor." Durup renkli market ürünlerine bakan gözlerini büyüğün yüzüne çıkardı ve sonra devam etti. "Senin sevgilin, küçüğün ve güzelin olmak çok hoşuma gidiyor gege."

Zhan ise market arabasını doldururken hep sorduğu soruyu sormuştu. "Ne yapacağım ben seninle?"

Yibo'nun sağda solda koşturduğu, seke seke ilerlediği alışverişin sonlarına doğru Zhan alıveriş arabasına bakmış ve eksik kalan son parça için harekete geçmişti. Nihayet büyük alışverişin sonuna geldiklerini küçüğe müjdeleme isteğiyle arkasına döndüğünde ise Yibo'yu orada görememişti.

Amélie'nin Öyküsü [Yizhan]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin