34-hala hayattalar gibi

417 53 5
                                    

''İstersen bir gün sana nasıl birisi olduğunu anlatabiliriz. Ne dersin?'' Demiştim. O da bana mutlu bir gülümseme sunarak kafasını sallamıştı. O cidden bir melekti ve hep de öyle olacak. ''Hadi gidelim!'' Diye bağırdım ortamın ciddiliğini bozmak için. ''Ne bağırıyorsun be!'' Demişti Jeongin gülerek. Bazen eski kendiliğini gösteriyordu, hafızası hala yerinde ama sadece çok aşağılarda.

Oda da hazırlanırken Chan ve Changbin içeri girmişlerdi. ''Hazır mısın?'' Diye sordu Changbin. Sorduğu soruya kafamı sallamış ve çekmecemden boynuma takmak için broşumu çıkartmıştım. ''Takmamı ister misin?'' Demişti Chan bana yaklaşarak. Elini bana uzattığında broşu eline vermiştim takması için.

''Bu babanın değil miydi?'' Dedi Changbin yanıma gelerek. ''Evet onundu.'' Demiştim. Onların cidden öldüklerine inanmıyordum, onlar hala hayatta ve bizi bekliyorlardı buna eminim. '' Hyunjin iyi misin? Düşünceli ve üzgün görünüyorsun.'' Dedi Chan benden bir adım uzaklaşarak.

''İyiyim. Tüm sürülerde ki savaş hocaları ile konuşacağım hepsi güvenlikten sorumlu olacaklar, bir şey olursa sürülerin güvenliğini sağlayacaklar.'' Demiştim konuyu değiştirerek. ''Ama Sanların sürüsü güçlerini kaybetti bizim verdiğimiz güçler onlara yetmeyecektir.'' Dedi Chan

''Biliyorum, o yüzden bizden Alessi ve Jisung'u Chan-heelerden de Audra ve Luke'yi seçtik.'' Dedim ceketimi giyerek. '' Jisung mu? Buna emin misin?'' Diye sordu Changbin. ''Evet eminim o ikisinin dönüşümü saf dönüşüm yani Jisung en güçlü kurtlardan bir tanesi.'' Dedim emin bir şekilde.

''O ikisi hep bir numaraydı ama senin bir numaran hep Jeongindi.'' Demişti Chan sırıtarak. Evet doğruydu Jeongin benim için hep bir numaraydı ve hiç değişmeyecek. Her zaman farklıydı ve farklılığı benim hoşuma gidiyordu.

Gülümsemesi, duruşu, sevecenliği, hayat enerjisi ve kendisi her şeyi ile muhteşemdi. ''Wonhyuk'un durumu nasıl?'' Diye sormuştum en son bayıldığından beri onla konuşamamıştım. Küçükken tanışmıştık normalde bizim sürüde olacaktı ama ailelerimiz kavga ettikten sonra hiç konuşmadık. O yüzden de Alessi'nin Wonhyuk ile ilgili olan bütün anılarını silmiştik.

''Az önce uyandı, durumu gayet iyi hatta baloya katılabileceğini bile söyledi.'' Demişti Chan mutlulukla. ''Seung nasıl? Hala ağrısı var mı?'' Diye sordum. ''Hayır Darci sayesinde gayet iyi şuan Alix ile birlikte.'' Demişti Chan. ''Adı ona çok yakışmış.'' Dedi Changbin içtenlikle. ''Gidelim artık yeterince geç kalıyoruz.'' Demiş ve odadan çıkmıştım.

Alessi'nin Ağzından

''Elbise yakışmış. '' Diyerek içeri girmişti Soleil. '' Ah yapma cidden, nefes bile alamıyorum.'' Dediğinde gülmüştü. ''Saçını yapayım mı?'' Diye sorduğunda kabul etmiştim. ''Sen ne takmayı planlıyorsun?'' Dediğimde anlamamıştım.

''Nasıl yani?''
''Jeongin annesinin broşunu, Jisung Küpesini, Hyunjin babasının broşunu, Felix yüzüğünü, Minho kolyesini, Chan tacını, Seung kolyesini, Changbinde annesinin kolyesini takacak. Sende annemin tacını taksana eminim ki takmanı çok isterdi.'' Dediğinde derin bir nefes almıştım.

''Bence onu Aida unnie takması lazım, aramızda ki en büyük o ve bir kraliçe adayı.'' Demiştim gülümseyerek. Soleil saçımı taramayı bırakmış ve dolanda küçük gizli bir çekmece açmıştı. ''Hey orada öyle bir şey mi vardı?'' Dediğimde gülümsemişti.

Çekmeceden bir kutu çıkartmış ve yanıma gelmişti. ''Annem bunu senin için saklamıştı ve bence vermenin tam zamanı.'' Dedi. Kutuyu almış ve masanın üstüne koymuştum. Açtığımda içinde topuz yapıldıktan sonra saça takılan tacı andıran bir şey vardı.

Alpha ~hyunin~Where stories live. Discover now