Bölüm On Altı

261 16 21
                                    

"Bu evliliğe neden engel olmadınız?" diyerek zaten sert görünen yüzünü bir de ses tonuyla iyice korkutucu bir hale getirmişti. Sesinde bağırma yoktu, sözlerinde hakaret yoktu ama bir numaralı adamı karşısında tir tir titriyordu şimdi. "Dahası, neden benim bundan şimdi haberim oluyor?"

Genç adam, konuşurken korkudan sesi çatlamasın diye çok büyük çaba sarf edecekti. "Efendim planlanmış bir şey olmadığı bariz belliydi. Eğer planlanmış olsaydı bunu mutlaka bilirdik."

Büyük bir panik ve telaş içerisinde Maddalena ve Piero odaya girdiğinde anneleri Clarice, adamı Maximus'a çıkmasını işaret etti. Adam reverans gösterip dışarı çıkana kadar iki kardeşin ağzından tek kelime çıkmamıştı.

Maddalena'dan önce Piero çıldırmış gibi konuşmaya başlamıştı. "Duydun mu olanları? Biz buna nasıl izin verdik? Tanrım!" diyerek annesinin tek başına sürgün edildiği bu ıssız köşkte hayatının büyük bir bölümünü geçirdiği salonunun bir köşesine çökerek küçük bir çocuk gibi ayaklarını karnına çekti. Bomboş gözlerle yerdeki Türk halısına dalmışken bir yandan da sayıklıyordu. "Tanrım nasıl bir bela...nasıl bir bela ki birkaç ay içerisinde Pazzileri avucunun içine aldı." Birden annesinin gözlerinin içine baktı genç adam. "Jacopo bu evliliği nasıl onaylayıp duyurur? Benim aklım almıyor."

Maddalena ise kardeşine göre daha sakin ve soğukkanlıydı. Mantıklı düşünmeye çalışıyordu. "Jacopo De Pazzi'yi asla hafife alma. Vespucci ittifakını bitirip Delilah'ı gelini olarak kabul etmişse çok büyük bir planı vardır."

Piero her zamanki korkaklığıyla panik içinde konuşmaya devam etti. "Biz bittik. Delilah yüzünden mahvolacağız. O kız Pazzilerle birlikte bizi tamamen bitirecek!"

Clarice Piero'nun ödlekliğine dayanamayarak bağırdı. "Yeter kes!" İki kardeşin de dikkatini çekince "Delilah bu zamana kadar kimdi ki şimdi bizi bitirebilsin?" diye haykırdı. "Bir kölenin kızından fazlası değil."

Maddalena, annesinin kendilerini sakinleştirmek için böyle konuştuğunu biliyordu ve annesinin gerçekleri gizliyor olmasından nefret ediyordu. "Bir kölenin kızı Delilah için aylardan beri planlar yapıyoruz. Kabul et ki bu kızı saraya getirmek için erken davranmalıydık. Hata yaptık, girdiği saray Pazzi Sarayı olmamalıydı. Francesco ile evlenecek olan kişi Mariah ya da Lucrezia olmalıydı."

"Lucrezia'yı bu işin dışında tut. Can almak için fazla vicdanlı. Babasının kızı o. Eminim evlilik hediyesini çoktan seçmiştir." Deminden beri elinden düşürmediği aynasına bir kez daha bakarak saçlarıyla oynamaya başladı. Bu ne zaman bir şeyler düşünse yaptığı bir hareketti. "Lorenzo bu konu hakkında ne düşünüyor?"

Maddalena, Piero'nun kendini toplayıp cevap vermesini bekledi ama Piero'nun hiç aklı yerinde gibi görünmüyordu. "Lucrezia ile konuşurken duydum, bu evliliği kendine inat olsun diye yaptığını düşünüyor. Korkarım ki babam Delilah'ı kazanmak için Pazzilerle barış yapacak."

Elindeki aynayı sert bir biçimde koltuğa çarptı Clarice. "Babanı bir şekilde ikna et ve benim saraya dönmemi sağla. Bu sürgün mevzusu haddinden fazla uzadı. Eğer o saraya dönemezsem Delilah gerçekten başınıza bela olabilir."

Francesco tıpkı kendi gibi banker bir aileden gelen yakın arkadaşı Giuseppe Romano'nun güzel bir hafta sonu geçirmek ve Delilah ile Giuseppe'nin eşi Angela'yı tanıştırmak için yazlık köşk davetini kabul etmişti. Şimdi ise eşlerini geride bırakan iki arkadaş, yazlık köşkün arkasında kalan ormanın içine doğru yürüyüş yapıp işlerinden konuşuyorlardı.

Çam kokularının ve yeni dinmiş yağmurun toprağa sinmiş ıslaklığı, kozalakların üstüne bastıkça çıkardığı çatırtılar eşliğinde yürürken Giuseppe bir yandan iş hakkında konuşuyordu. "Osmanlı yükselişi dur durak bilmiyor. Önümüzdeki haftalarda Osmanlı tüccarlarıyla görüşmeye gitmek lazım."

Huzurun KraliçesiWhere stories live. Discover now