Å være en lagkamerat

1.5K 203 695
                                    

|Å være en lagkamerat : Grup arkadaşı olmak|

-

Xiao Zhan'ın sık sık gülerek hemen yanındaki koltukta oturan Yibo'ya sataşmalarıyla geçen yolculuk sonunda bitmiş, yeniden üniversite yerleşkesine gelmişlerdi. Çok güzel fotoğraflar çekinilmiş, Yibo'nun Norveç'teki asla unutamayacağı anılarının temelleri atılmıştı. Otobüsten indikten sonra birbirileriyle konuşmalarına gerek kalmadan adımlarını birbirlerine uyumlu bir şekilde atarak Zhan'ın yurdunun önüne geldiler. Zhan iç çekerek dudaklarını birbirine bastırıp Yibo'ya döndü. Bugün için yine ayrılık vakti gelip çatmıştı.

"Nasıldı? Beğendin mi limanı?"

Yibo'nun yumuşak bakışları Zhan'ın gözlerinin etrafında dönerken dudaklarından kısa bir gülümseme kaçmış, başını olumlu bir şekilde sallamıştı. Liman gerçekten çok güzeldi. Bu şehrin limanının neden bu kadar ünlü olduğunu Zhan sayesinde anlayabilmişti. Bakışları hâlâ Zhan'ın üzerindeyken geceye karışan sıcak sesi Zhan'ı gülümsetti.

"Güzeldi."

"Beğenmene sevindim."

Saat oldukça geç olmuştu. Bina görevlisi dışarı çıkıp soğukta duran ikiliyi görünce Zhan'ı tanıyarak elini salladı. Bu yaramaz, hınzır genci tüm okul tanıyordu. Zhan, onu çağıran görevli ile yüzü düşerek geleceğini eliyle işaret edip yeniden Yibo'ya dönmüştü. Kararsızlıkla etrafına bakınırken bir anda gelen deli cesaretiyle Yibo'nun ağır nefeslerini yüzünde hissedene kadar yaklaşıp karşısındaki çocuğun montunun cebine elini atarak telefonunu çıkardı. Yibo önündeki çocuğun fevri davranışları yüzünden dehşete kapılırken, Zhan onun yüzüne bakmadan telefonu eline alıp yandaki tuşuna basarak ekranı açtı. Şansına Yibo telefonuna kilit koymamıştı. Hızlı bir şekilde arama kısmına girip numarasını seri bir şekilde tuşlarken, Yibo onun amacının ne olduğunu anladı. Bunu bilmesi karnına heyecan dalgaları yayıp kasılmasına sebep olurken yüzünü olağanca düz tutmaya çalışmıştı. Hâlâ gözleri telefonda olan Zhan'ın yüzünde dolaşıyordu.

"Ben numaramı vermesem sonsuza kadar istemeyeceksin galiba. Beni şaşırtmıyorsun Yibo."

Zhan mırıldanarak numarasını kaydettikten sonra telefonu yeniden Yibo'nun montunun cebine koydu. Bu esnada birbirleriyle olan göz temasını kesmemişlerdi. Yüzlerinin arasında santimler varken ikisi de bakışlarını birbirinin gözlerinden çekmemeye inat etti. Zhan, Yibo'nun sıcak nefesini yüzünün her miliminde hissederken kaşının tekini sinsi bir şekilde kaldırmıştı. O esnada Yibo hâlâ yüzünde mimik oynamadan dibinde duran gence bakmayı sürdürdü.

Ta ki Güvenlik yeniden 'Sean!' diye bağırdığında Zhan, Yibo'ya gülerek arkasını dönüp koşarak binanın önüne geldi. Bir anda aklına bir şey gelince adımlarını durdurup hınzırca arkasını döndüğünde, Yibo'yu hâlâ aynı yerde ona bakarken görünce sırıtışı büyümüştü. Güvenliğin kaçıncı uyarısıydı bilinmez gür sesi yurttakileri uyandıracak kadar yüksek çıkıp Yibo'ya ulaşmıştı.

"323!"

Yibo anlamayarak kaşlarını çattığında Zhan, yine ve yeniden aklına doluşan görüntülerle kahkaha attı.

"Oda numaram diyorum! Bir dahaki gelişinde güvenliğe söylersen kimliğini bırakıp yanıma gelebilirsin. Binanın girişinde dolanıp durma."

Sonrasında Zhan, Yibo'ya söz bırakmadan dil çıkarıp yurt binasının içine girdiğinde Yibo soğuktan dolayı kızaran kulaklarıyla etrafına bakmadan hızlı bir şekilde yurdun çıkışına gelmişti. Zhan'ın yüksek sesi yüzünden cama çıkanlar ise ne olduğunu anlayamadan içeri girdiler.

Stjernestøv | YizhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin