Bölüm 33

1.5K 134 55
                                    

Keyifli okumalar diliyorum.

Oy vermeden ve yorum yapmadan geçmeyin.

İki günde hemen bölüm atmak mı? Evet o benim 🥳👑

~~~

Elimden geldiğince hızlı banyodan çıkıp saçlarımı kurutarak odama geçtim. Kurulanıp krem rengi bir iç çamaşırı takımı ve toz pembe bir şortlu askılı pijama takımı giyindim. Giyinmem bitince saçlarımı geriye atıp aynada kendime baktım. Hafifçe gülümseyip döndüm ve odadan çıktım.

Kaan, hırkasını çıkartıp mutfak sandalyesinin üstüne atmıştı. Mutfak önlüğünü takmış ve gevşekçe bağlamıştı. Ocağın başında, bir eli belinde yağda kızaran köfteleri maşayla çeviriyordu. İçime titrek bir nefes çekip yanına adımladım. Boşta duran koluna hafifçe yaslanıp yarısı dolmuş köfke tabağına iştahla baktım.

"Dolabın içindeydi, bende hazırladım." dedi usul bir sesle.

"Bugün eve dönmeden önce aldık. Sabah yapmayı düşünmüştüm. Şimdi yemek daha güzel ama." dedim ve ona doğru bakıp gülümsedim.

Çenem omzuna yaslı alttan alta ona bakışıma gülümseyip alnıma ve boynuma sıcak bir öpücük kondurdu. Kızaran köfteleri tabağa koyup ocağı kapattı. Tabağı alıp masaya taşırken ondan uzaklaştım. Yerine oturup bana yine gülümsedi.

"Belinden tutup masaya getirmek isterdim ama ellerim yağlı." dedi sıkkın bir sesle.

Yaslandığım tezgahtan ayrılıp masaya geçtim ve karşısına oturdum. Tabağı ortamıza doğru itti. Dört köfteyi benim tarafıma, dört köfteyi kendi tarafına çekti. Gülümseyerek, payımı mideme indirdim. Banyo ve Kaan'ı görmek tüm gerginliğimi almıştı. Tabak bittiği zaman kalkıp çatalları ve tabağı makineye dizdim. Ellerimi yıkayıp havluyla kuruladım. Kaan'da önlüğü çıkartıp ellerini yıkarken bana yan bir bakış attı. Havluyu uzanıp elimden alırken incelercesine başını eğip bana dikkatle baktı.

"Durgunsun."

Kollarımı gevşekçe birbirine bağladım. "Yorgunum."

Havluyu tezgaha bırakıp kollarını iki yanıma koydu ve beni tezgahla arasına sıkıştırdı. Başımı kaldırıp yorgunca ona baktım. Hala dikkatle bana bakıyordu.

"Bir sorun var." dedi bir dakika kadar sonra. "Görebiliyorum."

Kendimi tutamadan önce, soğukça alayla güldüm. Soğukluğumu görünce gözlerini kırpıştırdı ve yüzünü yüzümden uzaklaştı. Yine de ellerini tezgahtan çekmedi. Hatamı telafi etmek istediğim için kollarımı beline koyup kendime çektim ve bu sefer sıcak bir şekilde gülümsedim.

"Afedersin, hala soğukluk büyük bir parçam. Öyle tepki vermek istemedim." dedim suçlu gözlerle ona bakarken kısık sesle.

Derin bir nefes alıp eğildi ve alnıma uzun, içimi ısıtan bir öpücük kondurdu. Geri çekilip tekrar gözlerime baktı, o güzel, derin çikolata kahvesi gözleriyle.

"Bana anlat. Beni cevapsız bırakma. Ne olursa olsun, her şeyi benimle paylaşabilirsin. Seni hep dinleyeceğim ve ne olursa olsun yanında olacağım. İnan bana." dedi içimi titreten samimiyetiyle.

"Biliyorum." dedim usulca. "Tüm tuhaflığıma rağmen hala yanımdasın zaten."

Elini kaldırıp yanağımı usulca okşadı. Saçlarımı geriye atıp parmaklarını geçirdi. Kalçalarıma kadar uzanan saçlarımı birkaç kere acele etmeden parmaklarıyla acıtmadan, yumuşakça taradı. Üstüne giyindiği mavi renkli tişörtünü avuç içlerime alıp hafifçe sıktım.

"Anlat." dedi usul bir sesle.

İçim titrerken ağlamamak için kendimi sıktım. "Sorma ne olur. Bazı şeyleri sorma bana, lütfen. Bilmesi, anlatması kolay değil ki."

Anlık Tatlı GünahlarWhere stories live. Discover now