34♧Atlas

30.1K 938 191
                                    

"Dayı bildiğin delirdi," dedi telefondaki Kuzey. "Bizimle olan işini bitirmeden nasıl başka bir yerde çalışmaya başladığını hala anlayamıyorum."

Kaşlarım çatıldı. "Onunla diğer boksörler gibi düzenli bir işim hiç olmadı. İstediğim yerde çalışabilirim, ona işi bıraktığımı söylememe gerek yok."

"Senin yüzünden dünkü maça ben çıktım." Acıyla inledi. "Sayende fıtık oldum."

Güldüm. "Bir daha ki maça fıtığı oturturlar koçum merak etme."

"Ben ciddiyim, eğer gidersen neredeyse yarı yarıya zarar ederiz. Bahisler senin olduğu geceler iki katına çıkıyordu. Üstelik çalıştığın yer... Yani Black Lock, oradan paçayı nasıl kurtarmayı düşünüyorsun? Sözleşme imzaladınız mı?"

Konuştuklarımızı anında Dayı'ya yetiştireceğini bilmeme rağmen "Hayır," dedim. Zaten Dayı istese anında öğrenirdi. "Muhtemelen bu akşam imzalatmaya çalışacaklar ama kendimi riske atamam. Eğer sözleşme olmadan kabul ederlerse çıkarım maça."

"Hayatta kabul etmezler." Telefonda sertçe açılan bir kapı sesi duyuldu. Hemen ardından Dayı'nın emirler yağdıran otoriter sesi uğultuyla beraber birinin Kuzey'e "Dayı seni çağırıyor," demesine kadar devam etti. Kapı tekrar kapandığında Kuzey konuşabildi. "Anasını satayım Atlas, senin yüzünden Dayı'dan azar işiteceğim. Yaktım çıranı."

"Kolay gelsin." Sırıtarak telefonu kapatıp cebime attım.

Yayvan bir şekilde koltuğa oturup kumandayı elime aldım ve aynı dakika içinde onlarca kanalı gezmeyi başardım. Canım sıkılmıştı, Vuslat'ı aramak istiyordum ama onu çok sık aradığım için bundan vazgeçip kanepeye -sanki mümkünmüş gibi- biraz daha yayıldım. Yanıp sönen televizyon ışığı yüzüme düşüyordu. Ne olduğuna dikkat etmeden bir kanalda durdum ve ekrana boş boş bakmaya başladım.

Elimdeki telefon her zamanki melodisiyle çalmaya başlayınca ekrana baktım ve yüzüme ulaşan samimi bir gülümsemeyle telefonu açıp kulağıma götürdüm. "Çok meşgulüm, ne var?"

Bir an duraksadı. "Niye meşgulsun?"

"Tam karşımda bana gülümseyen bir sarışın var," dedim onu kızdırmak için. "Ona gülümsememek için sevgilimi düşünerek kendimi tutmaya çalışıyorum. Ah, olamaz. Sanırım daha fazla dayanamayacağım."

"Nerdesin sen? Kimmiş o sarışın?" Ben ses vermeyince yüzünün sinirden kızardığını hayal edebileceğim kadar öfkeli bir sesle "Atlas! Oraya gelip seni maçtan önce benzetirim." dediğinde kahkaha attım.

"Vay, çok sert çıktın. En iyisi televizyonu kapatayım."

"Çok komiksin cidden." dedi kızarak. Rahatladığını anlayınca bir kez daha kendi kendime gülümsedim. Üzerimdeki etkisinin farkında mıydı? "Gece gidecek misin?"

"Evet," dedim bu sefer gerçekten televizyonu kapatıp mutfağa doğru ilerlerken. İçeriden amcamın ıslığı eşliğinde mis gibi kokular geliyordu. "Seninde yanımda olmanı istiyorum. Ama dikkatimi dağıtma olasılığında var."

Dikkatimi dağıtacak yeterince şey varken bir de Vuslat'ın orada olması iyi olmayabilirdi cidden. Birkaç günden beri düşüncelerim beni sık sık ağaçların arasındaki vagonlardan hızla geçen bir trenin 21. vagonuna sürüklemiyordu ama her an tekrar belirsizliğe sürüklenmemek için tetikte bekliyordum. Ne zaman düşüncelerimin beni tamamen ele geçireceğini hissetsem engellemek için sıcak suyun altına giriyordum. Yine de ne yaparsam yapayım içimde büyüyen canavarla daha fazla mücadele edemeyeceğimin farkındaydım. Her geçen saniye güç kazandığını hissediyordum.

Düşünce MahkumlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin