[16]

956 144 429
                                    

[16]~"Ve yapacağım, seni sonsuz kez öpeceğim."

Renkler kıvrılıyor, çizgilere doluyor ve ortaya çıkan desenler yeni anlamlara gebe kalıyordu. Şüphesiz bu desenler devamlılık sağladığı takdirde bilinmeyen güzel sözlere de denk gelecekti. Fakat çizgiler yarım kalıyor, renkler ahengini yitiriyor ve Yibo ise odaklanamıyordu.

"Pişt çocuk."

Kendisine seslenen adama cevap vermek yerine sabır dileyerek başını sağa çevirdi. Sabahtan beri onu rahatsız eden, uğraşan ve bundan zevk alan Haoxuan ise durmadı. Masasından kalkarak Yibo'nun oturduğu masaya yaklaştı. Pek sık göremediği çocukla uğraşmak ona göre zevkliydi.

Yibo onun geldiğini görünce çizim yaptığı tabletini bırakıp koşarak çalışan Zhan'ın yanına gitti. "Gege bu adam beni rahatsız ediyor."

Eliyle suçlar gibi onu gösterdiğinde bir yandan da büyüğün omzunu tutarak sarsıyordu. " Ona kız, benimle uğraşıp duruyor."

Zhan masasındaki boş kağıtlardan birini hızlıca buruşturup gülen Haoxuan'a attı.Sesi öfkeli olmamasına karşılık uyarı niteliği taşıdığı kesindi. "Sevgilimi rahat bırak, alçak adam."

Kafasına kağıt gelmesine rağmen gülmekten tek bir saniye geri durmayan Haoxuan işiyle ilgilenen Zhoucheng'in masasına oturduğunda onun kolunu tuttu ve kendisine bakmaya zorladı.

"Bana alçak adam dedi, duydun mu Zhoucheng?"

Zhoucheng kolunu geriye çekip işinden alıkonulmanın siniriyle gözlerini devirdiği sırada masasında oturan arkadaşı konuşmasına devam etti. "Bu var ya bu. " Elini havaya kaldırıp Yiboyla ilgilenen Xiao Zhan'ı işaret etti. " Hiç beklemezdik evet ama aşık olmuş."

Bu yeni bir olay değildi, kendisi de yeni duymuş sayılmazdı. Ama neredeyse her gün sessiz ve sakin olarak tanımladığı arkadaşının aniden değişmiş olmasına atıflarda bulunuyor ve bu konu üzerinde gevezelik ediyordu. Xiao Zhan onun sözlerine pek aldırmazdı fakat Haoxuan'ın bugünkü hedefi Yibo olduğundan bir şeyler söylemeden durması oldukça zordu.

Zhoucheng gözlerini yeniden devirdi, Zhan ise onu umursamaya çalışarak Yibo'yu yanına çekti. "Gel benim masamda çalış, ayrılma yanımdan."

Saniyeler sonra Yibo sandalyesini büyüğün masasına doğru çekmiş ve tabletini kapatarak boş bulduğu kağıtlardan birine çizim yapmaya başlamıştı. Dakikalarını böylelikle geçirdiğinde ve nihayet kağıdın her yerini büyüklü küçüklü kalplerle doldurduğunda gülümseyerek kağıdı bilgisayar ekranına bakan adamın önüne doğru sürükledi. Bu hareketi, ciddiyetle işini yapmakta olan Zhan'ı ciddi dünyasından aniden çekip çıkardı ve onun da gülümsemesine sebep oldu.

"Tam tamına 33 tane kalp çizdim."

Yibo onun kulağına fısıldadığında Zhan kalplerden gözlerini çekip hemen dibindeki aydınlık yüze baktı. Biraz sonra küçük olan yeniden kulağına doğru konuştu. Bu seferki tavrı sakin ve önemli bir sırrı dile getiriyormuş gibi dikkatliydi.

"Karşılığında 85 tane öpücük istiyorum."

Xiao Zhan kafasını geriye atıp güldüğünde bu sefer sadece Haoxuan'in değil Zhoucheng'in de dikkatini çekmişti. İkisi de aylardır birlikte çalıştıkları adamın böylesine içten ve sesli güldüğünü görmemişlerdi. Birbirlerine şaşkınlıkla baktıklarında sanki farklı bir dünyada olan ikilinin onların şaşıp kalmalarından haberleri dahi olmadı.

"Neden 56'yi atladın?"Diye sordu Zhan. Sevdiği sayıların sırasını atlamazdı ve Yibo da bu sayılarla bir şey yapacaksa sırasını bozmazdı. Bu değişikliğin nedenini Yibo'nun elleriyle onun gömleğinin bir yakasına amaçsızca uğraşıp dururken verdiği cevapla fazla beklemeden almıştı.

Amélie'nin Öyküsü [Yizhan]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin