35♧Vuslat

27.6K 879 224
                                    

Karanlık ne kadar korkutucu olabilir?

Her çocuk karanlıktan korkar, diye savdundum kendimi. Ama düşüncelerim bana babamın evde olmadığı geceler yorganın altında ağlarken hissettiğim korkunun asıl nedeninin yalnızlık olduğunu söylüyordu.

Her çocuk karanlıktan korkar.

Sen korkar mıydın, diye sormuştum babama. Gece maçı olduğu için eve gelmemişti. Onu, evin merdivenlerinde beklemiş sonunda pes edip yatağıma geçmiştim. Kazandığı her maçın ardından arkadaşlarıyla zaferini kutlamaya gidiyorlardı, bu yüzden eve hiçbir zaman erken gelmemişti. 

Babam arkadaşlarıyla beraber eve geldiğinde güneşin doğmasına bir iki saat vardı. Hıçkırıklarımı duyunca odaya dalmış ve yorganın altındaki bedenimi kucağına almıştı. 

"Korkmana gerek yok," diye fısıldadı yatıştırıcı bir sesle. "Baban yanında."

Babam yanımda.

İnatçı bir sesle "Korkmuyorum," diye itiraz etmiştim.

Babam gülüp gözlerimin altındaki yaşları sildi. "Her çocuk karanlıktan korkar."

"Sen korkar mıydın?"

Aşağı kattan gelen tıkırtıları duyunca kulaklarımı kabarttım ve babamın arkadaşlarının kahkahalarını duydum. Demir Yumruk kahkahalar atarak bu geceki maçı anlatıyordu. Birbirine çarpan bardak sesleri duyuldu. Biri tok sesiyle kan gölünden bahsediyor ve zevkle kahkahalar atıyordu.

Babam gülümsedi ve beni kollarıyla daha sıkı sarıp saçlarımı okşadı. "Çocukken korkardım."

"Sonra ne oldu?"

Babama merakla baktım. Miraç'ın küçükken de olsa bir şeyden korktuğuna inanmak güçtü. O dünyayı karşısına alacak kadar güçlü bir adamdı. Asla yenilmezdi. Yine de ondan çocukken sahip olduğu bir korkuyu duymak ona olan yıkılmaz güvenimi sarsmak yerine daha da çok bağlanmama neden oldu. Korkusunu yenmişti çünkü. Artık korkusuz olmalıydı, diye düşünmüştüm.

Babam gözlerini gözlerime dikti ve sadece benim duymamı istediği bir şey söyledi. Sadece benim duyduğum ve kimseye söylemeye cesaret edemeyeceğim bir şey.

"Karanlıktan daha korkunç şeyler olduğunu fark ettim."

O günden sonra karanlıktan hiç korkmadım.

Göz kapaklarımı yavaşça açtığımda perdenin arkasından bile kendini belli eden güneş ışıkları yüzümü buruşturmama neden oldu. Gözlerimi tekrar yumup yatakta Sena'ya doğru döndüm ve tekrar beni bulacağına inandığım uykumu beklerken "Her çocuk korkar," diye mırıldandım kendi kendime.

"Karanlıktan mı?"

Sena'nın sesiyle gözlerimi açtığımda onun yüzünü bu kadar yakınımda görmek beni ürküttü ve gerileyip derken yataktan düştüm. Kalçam yere çarpınca acıyla inledim. Sena yataktan sarkıp bana baktı. "İyi misin?"

Başımı sallayıp ona şaşkın şakın baktım. "E-evet."  Doğrulduğumda beni izleyen yeşil gözlerine bakıp utançla başımı eğdim. "Sen uyumuyor muydun?"

"Az önce uyandım. Yanımda seni görünce şaşırmıştım." O da yatakta doğruldu ve bağdaş kurup bana baktı. Aramızdan geçen rahatsız edici bir sessizliğin ardından "Neden burada uyudun?" diye sordu.

Onunla uzun zamandan beri bu şekilde konuşamıyor olmak beni afallattığı için düşünme gereği duydum ve bulduğum cümle hoşuma gitmedi. Sizi özledim... Seni, Selim'i, Sansar'ı, Selin'i... Böyle söyleyip onu üzmemek için zihnimde dolanan binlerce kelime arasından en mantıklı olanı seçtim.

Düşünce MahkumlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin