2| Kokladım Sabahı En Saf Yerinden

1.6K 207 490
                                    

"Hangi yüzle buraya döndün?"

Yaşlı adam aksi sesiyle önünde duran oğluna kısa bir bakış atıp eline aldığı sanat dergisini okumaya geri döndü. Sabah olmuştu. Xiao Zhan'ın 3 yıl sonra habersizce çekip gittiği gibi yine bir gece geri dönüşü Cheng ve Yanli haricindekileri büyük bir şoka uğratmıştı. 

Zhan suçlulukla ellerini önünde birleştirmiş, yüzüne bakmaya tenezzül etmeyen babasının önünde yıkılmaya hazır, her an enkaza dönüşebilecek bir halde duruyordu. Ana salonun ortasında beklerken bile gözleri yerden bir kez bile kalkmamıştı. Derin bir nefes alıp iç çekti. 

Babasına ne demeliydi? hangi kelimeler, hangi afili sözcükler içindeki bitmez tükenmez savaşı eksiksizce tanımlardı, bilmiyordu.

 "Özür dilerim Ba-"

"Özür mü dileyeceksin utanmadan! Ailemizin itibarını iki paralık edip cehennemin dibine giderken bir özürle mi halledecektin, Öyle mi?" Babası elindeki dergiyi hışımla koltuğun hemen yanında duran sehpaya fırlatıp ayağa kalkmış, burnundan kayan gözlüğüne aldırmadan korkuyla bakışlarını yerde tutan oğluna bağırmıştı. 

"Tam 3 yıl! 3 yıl boyunca hepimizden kaçtın. 3 yıl boyunca arkadaşımın yüzüne bir kez bile bakamadım senin yüzünden! Neden biliyor musun? Çünkü oğlunu terk edip gittin. Nişanlını bırakıp ne idüğü belirsiz şehirlerde sürttün. Özür mü diliyorsun bir de küstahça? Defol git evimden!"

Genç oğlan göz pınarlarından düşen damlalarla sesini çıkarmadan gözleri yerde babasının yüreğine değdirdiği o sözleri dinledi. Sadece dinledi. Haklıydı babası. Wang amca babasının en yakın arkadaşıydı. Yibo'nun babası her zaman kendisine öz oğlu gibi davranıp onu kendi babasından daha çok sahiplenmişti. Hatta Zhan'ı o kadar sahiplenmişti ki Yibo ile nişanlanmasını isteyenlerden ilk kişi bile olabilirdi.

Fakat şimdi Zhan onu sahiplenen adamın oğlunu böyle terk edip gitmişken nasıl eskisi gibi olurdu her şey? 

"Defol dedim! Gözüm seni görmek istemiyor. Ailenin yüz karası olmaktan başka bir şey yapmadın. Git!"

Babasının gür sesi salonda büyük bir yankı bulurken, salona koşar adımlarla gelen Yanli kardeşinin hemen yanında durup babasına yalvaran gözlerde baktı. "Daha yeni geldi baba. Görmüyor musun halini? A- Zhan'ı dinleyelim bir kez. Lütfen."

"Sen karışma! Hiçbir şey duymak istemiyorum." Bay Xiao gözleri dolmuş Zhan'ın incelmiş bedenine kolunu siper eden kızına gürledi. Ancak o an babasının sesini tek bir ses kesmişti. Gür değildi, aksine yorgun ve kırgındı. Yine de babasını susturabilecek tek ses onun sesiydi.

"Karışma oğluma."

Bitkin olduğu belli olan kadın diğer oğlu Cheng'in yardımıyla merdivenleri yavaş adımlarla inerken yüzünün aksine gözleri ışıl ışıl, oğluna olan özleminden dolayı kavruk bir kahve rengini almıştı. Zhan annesinin sesini duyduğu an sabahtan beri eğik duran başını kaldırıp gözlerinden akan yaşlarla annesine baktı. Annesini çok...çok özlemişti. 

Annesi gülümseyerek oğluna yaklaşırken Cheng'in kollarından hafifçe sıyrılıp Zhan'a kollarını açtı. Babası sinirle solurken Yanli göz yaşlarını tutamamış birbirine özleminden dolayı erimiş iki bedene bakarken hıçkırmıştı. Bir sabah Zhan arkasına dönmeden çekip gittiğinde annesi oğlunun amacını anlayıp tıpkı oğlunun acısını kendisiyle beraber başka bir ülkeye götürüp gözlerin prangasından sıyrıldığı gibi, acısını yüreğine gömmüştü.

"Oğlum benim, Zhanım... Seni çok özledim. Neredeydin, anneni bıraktın gittin?"

Annesi hıçkırıkları arasında konuşup sarıldığı bedenin ensesini okşarken Zhan yıllardır uzak kaldığı annesinin kokusunu derince soluyup kollarını sıkı sıkı sarmıştı. Ağzını açamıyordu. Beni sevmeyen bir adamı sevdiğim için gözlerinin içine bakıp reddedemedim diyememişti. Aileler arası ayarlanan bu evlilik basına bile duyurulmuşken gitmekten başka çaresi yoktu. Zaten Yibo ile anlaşıp nişanı bozsaydı bile yine bu ülkeden kaçıp giderdi.

Bu Yüzden, | Yizhan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin