~5~

1.1K 80 12
                                    

Keyifli okumalar...

-------------

Aniden aldığım kararla Rüzgarın peşinden yürümeye başladım. Uzun koridora baktığımda orada odasında doğru yürüdüğünü gördüm. Adımlarımı hızlandırarak ona doğru ilerledim. Aramızda az bir mesafe kaldığında kolundan tuttum. Bu çelimsiz hareketim karşısında istese beni rüzgar gibi savurup yoluna devam edebilirdi ama yapmadı. Sanki sırf ona dokunduğum için durmuştu. 

Rüzgar olduğu yerde durunca onun önüne geçtim. Gözlerimi gözlerine sabitlediğimde saf öfkeye şahit oldum. Bana bakmıyordu karşıya bakıyordu. Kendini sakinleştirmeye çalıştığını düşündüm ama "Ne var!" diye öfkeyle soluduğunda yanıldığımı anladım. "Elinin pansumana ihtiyacı var." diye sordum güçsüz çıkan sesimle.

"Benim bir şeye ihtiyacım yok ufaklık" derken sesinde ki alay görmezden gelemeyeceğim kadar belirgindi.

"Elin kanıyor Rüzgar ve bu görmezden gelebileceğin kadar küçük bir kesik değil !" Ah hayır! Sahiden adını söylemiş olamam ! Rüzgarın gözlerinde şaşkınlığı gördüm. Ama hemen kayboldu. Belki de bana öyle gelmişti ?

"Sana ihtiyacım olmadığını söyledim." derken kolunu elimden hızlıca kurtardı. 

Bu hareketi benim dengemi bozdu ve duvara çarpıp yere düşmeme neden oldu. Ben yerde şaşkınca ona bakarken o da bana bakıyordu. İlk başta şaşırdı yine korkmuşa benziyordu. Bana zarar verdiğini düşündüğü için miydi bu korku ? 

Bir şeyim var mı diye beni incelediği çok belliydi ve bu gerçekten hoşuma gitmişti. Bir şeyimin olmadığından emin olduktan sonra önüne döndü ve "Benden uzak dur ufaklık." diyerek yürümeye başladı. 

Gerçekten bu kadar öküz olamazdı. İnsan bir elini uzatıp kaldırdıktan sonra giderdi. Şaşkınca arkasından bakmaya devam ederken dönüp bakmayacağını anladım ve bir hışımla ayağa kalktım. Saçımı elimle arkaya doğru düzelttikten sonra'Ufaklık' deyişi kulağımda yankılandı. Ufaklık mi, gerçekten mi?

"Hey dur bakalım!" 

Arkasından seslendiğimde ona meydan okuduğumu ses tonum apaçık belli etmişti. 

Rüzgar beni duyduğunda adımını atmaktan vazgeçti ve durdu. Yavaşça arkasını döndüğünde yüzünde ki şaşkınlık bende gülme isteği yaratsa da dudağımı ısırarak bu isteğimi bastırdım. 

Cesaretimi toplayıp ona doğru yürümeye başladım. Yanına vardığımda hiç bir şey demeden sağlam elinden tuttum ve geldiğimiz yöne doğru yürümeye yeltendim. Fakat Rüzgar beni aniden kendine doğru çekti ve aramızda ki mesafeyi en aza indirdi. Bu hareketi karşısında donup kalırken onun gözlerine odaklanmıştım. Gözlerinde merak barındırıyordu. Yüzlerimizin birbirine fazla yakın olduğu sırada "Neden önemsiyorsun ?" diye sordu. 

Yüzlerimiz birbirine fazla yakındı ve bu benim dilimin tutulmasına sebep olmuştu. Dikkatimi toplayıp bir adım geriye gitmeye çalıştım ama Rüzgar buna izin vermedi. 

Cesaretimi toplayıp konuşmaya başladım.

"Önemsemiyorum, sadece benim yüzümden yaralandın ve kendimi borçlu hissediyorum. Sana borçlu kalmak istemiyorum, sen benim yüzümden yaralandın ve bende karşılığında eline pansuman yaptıracağım." dedim ve "Şimdi benimle revire geliyorsun." diye eklerken sesimde itiraz istemediğimi belli eden bir ton kullandım.

 Rüzgarın yüzüne keyif aldığını belirten bilmiş bir sırıtış yayıldı. "Sen çok inatçısın." dediği sırada ben de bu kadar tatlı olmayı nasıl başardığını düşünüyordum. "Ama bende öyleyim ve bana borçlu hissedip hissetmemen umurumda değil ama illa bir şey yapmak istiyorsan..." diye eklediği sırada çok yakın olan yüzlerimizin arasında ki mesafeyi yavaş yavaş kapatmaya başladı. 

Zamansız AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin