solistice³

2.8K 186 878
                                    

Jimin'in vize başvuru süreci kusursuz ilerledi.

Onunla mülakat etmek isteyebilecekleri ihtimalinden endişelenmişti Jeongguk, son günlerde insani bir konuşmayı beş dakikadan fazla idare edebilecek gücünü de kaybetmişti Jimin. Büyükelçilik onun mükemmel siciline, sanat başarılarına ve şüpheli olmayan geçmişine bakınca hiçbir şüphe çekmeden kabul görmeyi başarmıştı. Jimin iyi bir çocuktu, hep öyle olmuştu.

Sadece birkaç belgesine göz atmış ve böylece seyahat etmesi için vizesini çabucak çıkartmışlardı.

Zamanı hızlandırabilmeyi isterdi Jeongguk, böylece birkaç hafta ileriye gidebilir ve yüzlerce kilometre uzaktaki Yunan adasındaki tatillerine başlayabilirlerdi, sadece ikisi olacaktı. Onları rahatsız edip ayırmaya çalışan insanlardan kurtulmalarına çok az kalmıştı.

Jimin daha önce hiç uçağa binmemişti. Korkacağını mı heyecanlanacağını mı kestiremiyordu Jeongguk, bütün yolculuk boyunca midesinin bulanma ihtimalini de göz önünde bulundurması gerekecekti.

Şu an Namjoon ve Yoongi ile öğle yemeği yiyordu. Görünüşe göre son buluştuklarında yaşananları anlatmamıştı Taehyung, sessizce ayrılmayı tercih etmişti yeni yaşantısına. Her şey yerli yerindeymiş gibi davranıyordu Namjoon, fakat Yoongi çatalıyla dürtüyordu yemeğini ve ağzından tek bir kelime bile çıkmıyordu.

Namjoon'un fikriydi buluşmak, böylece gözlerini Jeongguk'un üstünde tutabiliyor ve umursadığını gösterebiliyordu. İnsanları önemsediğini farklı yollarla gösteren biri olmuştu hep.

"Jimin ve ben Yunanistan'a gidiyoruz," ağzındaki lokmayı yutmadan önce konuştu Jeongguk.

Diğer ikisi, gözlerini önlerindeki yemeklerden çekip sesin sahibine çevirdiler.

"Ne?" Diye sordu Yoongi.

"Tatile çıkıyoruz."

"Harika!" Dedi Namjoon. "Ne zaman?"

"Bir hafta sonra," diye cevapladı. Güneşli bir akşamüstüydü, kış mevsiminin gücü gün geçtikçe daha da zayıflayarak üşütmeyen havalara bırakıyordu yerini. Restoranın cam kenarında rezerve etmişlerdi masalarını, sakin bir trafik ve caddenin geri kalanını gözleri önüne sunan pencerenin yanına oturmuşlardı.

Yoongi'nin yüzü ifadesizdi. "Nereden çıktı?"

"Biraz dinlenmeyi hak ediyor diye düşündüm," dedi Jeongguk, elindeki bıçağı etine batırırken. Az pişmiş sipariş etmişti, sivri aletin batmasıyla bir çizgi kan süzüldü tabağın kenarına.

"Ne zaman döneceksin?" Diye sordu Namjoon.

"Bilmiyorum."

"Derken?"

"Sadece onunla uzaklara gitmek istiyorum. Rahatsız edilemeyeceğimiz bir yere," dedi Jeongguk. "Artık o da çalışmıyor ben de. İstersek orada hayatımıza yeniden başlayabiliriz."

"Bir yıldan az süredir çıkıyorsunuz," dedi Yoongi. "Hem çok hasta değil mi? Şu an seyahat etmesi doğru bir karar mı?"

"Sıkıntı değil," diyerek geçiştirdi Jeongguk. "İndiğimizde bir doktorla görüşebiliriz."

"Gguk," dedi Namjoon, elindeki çatalı masaya bırakırken. "Bunun için biraz daha düşünsen olmaz mı? Büyük bir karar, özellikle Jimin iyi değilse."

"Onun için en iyisini biliyorum," hızlıca cevap verdi Jeongguk.

Nefret ediyordu. İnsanların onun hayatına müdahale etmesinden, kendileri için verdiği kararlara karışılmasından nefret ediyordu. Jimin ona aitti.

kamikazeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin