7.Bölüm: KARAR

18.2K 1.2K 1.8K
                                    

Hikayemize devam etmeden önce yıldızları yakmayı unutmayalım 🌟

Oy ve yorumlarınızın, özellikle paragraf yorumlarının ne kadar motive ettiğini söylemek ve onları bol bol görmek isterim 😌

Keyifli okumalar!

*

Karar

*

"Ellerine sağlık!" dedikten sonra kucağımdaki tabağı düşürmemeye özen göstererek pencerenin kenarına bıraktığım çayımdan bir yudum almak üzere kupanın kulpundan dikkatlice tutup elime aldım.

"Afiyet olsun," dedikten sonra Eymen de çayından bir yudum aldı ve birbirimize samimi olduğuna inandığım birer tebessümde bulunduk.

Aslında benimki de gayet içten olmasına rağmen Eymen'in gülümsemesi ile kıyasladığımızda daha soğuk kalıyordu çünkü son yarım saattir kafamın içinde bir ton soru işaretiyle karnımı doyurmaya çalışıyordum.

"Nereye gittiler?" diye sordum Eymen'e güvenebileceğimi ve cevap vermekten çekinmeyeceğini düşünerek.

"Kimler?" diye sorduktan hemen sonra "Saruhan'la İpek mi?" diye eklediğinde olumlu anlamda başımı sallayarak karşılık verdim. Omuzlarını aşağı yukarı sallarken "Hiçbir fikrim yok, Saruhan bu... İşi belli olmaz," dediğinde merakımı giderememiş olmanın verdiği hayal kırıklığı eşliğinde çayımdan bir yudum daha aldım.

Eymen hızlıca çayının son yudumunu da kafasına diktikten sonra oturduğu yerden kalktı. Kucağımdaki boş tabağı ister gibi elini benden tarafa uzattığında "Ben götürürüm, bırak sen," diye karşılık verdim.

Olumlu anlamda başını sallarken "Tamam o halde. Birazdan biz de çıkacağız, hazırlanmak ister misin?" diye sorduğunda ne yapacağıma emin olamadığım için bir süre sessiz kalmayı tercih ettim.

"Üzerimi değiştirsem iyi olur," dediğimde gece eşyalarımı arabada bıraktığımızı fark edince gözlerim yuvalarından fırlayacakmış gibi açıldı. "Çantalar..." diye mırıldandım dehşete kapılmış bir ifadeyle. "Çantalar arabada kalmıştı!" diye telaşlandığımda Eymen gülerek karşıma dikildi.

"Sakin ol, Saruhan kanepenin arkasına bırakmış çantaları," derken tabağı tuttuğu eliyle kanepeyi işaret ettiğinde elimi göğsüme bastırıp rahat bir nefes aldım.

"En azından o kadarını düşünebilmiş!" diye iğneleyerek ayağa kalktığımda Eymen'in kıkırdamaya devam ettiğini duydum.

"Neden arabanı İsmail abiye götürdü?" diye sorarken salondan çıkıyor olmasına rağmen sorusuna cevap vermekte gecikmedim.

"Domuz çünkü!" dedim öfkeyle. "Beni cezalandırmak için arabamı parçalattı!"

"Şaşırmadım!" diyerek salona döndüğünde Saruhan'ın hep böyle bir insan olduğunu öğrenmek keşke içimi rahatlatabilecek bir bilgi olsaydı fakat rahatlamak şöyle dursun, ürpermiştim adeta. Bir insan nasıl bu kadar dik başlı olabilirdi ki?

"Hep mi böyleydi?" diye sordum hayretle kaşlarımı kaldırdığımda.

"Zamanla oldu diyelim," derken omuz silkti. "Zaman... Yaşananlar... Onu böyle bir insan olmaya zorladı."

"Yaralı bir geçmişi olduğunu tahmin edebiliyorum elbette ama..." diye mırıldanırken kendimi kötü hissetmiştim. İnsanların acılarından ya da zayıf yönlerinden bahsederken en nefret ettiğim kişi bile olsa ister istemez yumuşuyordum. "Yine de kendini düzeltebilir. Karşısındaki insanlara karşı daha saygılı ve sevecen yaklaşmayı deneyebilir..."

EĞER PEŞİNDEN GELİRSEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin