4. Bölüm - Prens?

892 147 109
                                    



Yibo gerginlik içinde ayağa kalkmıştı.

"Ne için?"

Asker bir an için kağanın sorusunu saçma bulmuş gibi bir bakışla baktı ona. Ulak, haber getirirdi. Elbette haber getirmek için gelmişti. Kendini toparlayıp parmaklarının arasındaki kağıdı uzattı. "İmparatordan mektup var."

Neredeyse kimsenin göremeyeceği bir telaşla titreyen elleri mektuba uzanmıştı. Bu heyecan arkadaşları Atılay ve Gencer'in, sorgulamaktan çoktan vazgeçtikleri planı daha çok merak etmelerine sebep olmuştu. Babasının ve annesinin acısının intikamı, onu hala böyle heyecanlandırıyor olabilir miydi?

Haikuan kardeşinin yanında doğrulup kırgınlıkla maskelediği bir sesle, "Ne yazıyor?" diye sordu. Sesindeki çatlağı ise sadece Elçin fark edebilmişti. Zira Yibo fark edecek durumda değildi. Fakat bu, iyiye işaretti. Kırgınlığının azaldığını gösteriyordu.

"Cevap gelmiş."

Bakışlarını ağabeyine çevirdi. Kardeşinin yüz ifadesini gören Haikuan'ın gözlerinden sisli bir ifade geçmişti.

"Düğün için tarih belirtmemizi istiyorlar."

Herkes nefesini tutmuş, kağanlarının düz ifadesini izliyordu.

Yibo, "Okuyuculara haber salın! Dört hafta sonra halk erçinimde toya davetlidir." diye buyurdu.

Okuyucu: Halkı bilgilendirmek için kağanın buyruklarını veya saraydan haberleri onlara okuyan/duyuran kimseler.

Toy: Şenlik ve meclis toplanmaları.

Kağanlarının evleneceğini duymanın sevinci, orada bulunan halkın 'gelinin' kim olduğunu bilmeden sevinçle kopuzlarına sarılmalarına sebep oldu. Günün geri kalanında kağan, ok atma ve at binme eğlencelerinin hepsine katılmış, genç erlerle kılıç yarışı dahi yapmıştı.

***

Ülkenin doğusu da batısı da ayrı heyecana kapılmıştı. Gencinden yaşlısına, fakirinden zenginine herkes bir şeylerin telaşındaydı. Meydanlar süsleniyor, esnaf çadırları kuruluyor, okçuluk, binicilik ve kılıç eğlenceleri için alanlar açılıyordu. Küçük çocuklar farklı kumaşlarla yapılmış süsleri oradan oraya taşıyor, neşeli çığlıkları kulakları dolduruyordu. Önce ülkenin batı kanadını yöneten Haikuan beylerini evlendirmişlerdi. Onun kutlamaları bitmeden kağanlarının düğün hazırlıkları başlamıştı.

"Elçin Hatun'dan haber var mı?" Gelinle damadın oturması için açılmış alandaki boşluğa bakan adamlardan biri, başını yanındaki kadına çevirmişti. "Kağanın eşi hatun neye oturacak?"

"Haber yok."

"Peki ya-"

Uzaklardan bağırarak gelen bir okuyucunun sesi kulaklarını doldurduğunda duraksadı. Dikkat kesilerek sesi duymaya çalıştı. Okuyucu yaklaşıp kağandan gelen haberleri okuyup gittiğinde yanındaki yaşlı kadın merakla, "İşitemedim. Ne dedi?" diye sordu.

Genç adam anlamsız bakışlarla meydanı izliyordu. "Prensin düğün için erken gelemeyeceğini, oradaki törenlerinin bitimi üzerine toy gününde buraya geleceğini söyledi."

Yaşlı kadın kaşlarını çattı. "Prens ne diye düğüne erken gelsin ki? Gelinin ağabeyinden, kardeşinden bize ne? Prensesin erken gelmesi ve hazırlanması gerekir."

Genç adam başıyla kadını onayladığında, birkaç çadır ötesinde hararetle konuşan iki adamın konuşmasına dikkat kesildi. Adamlardan biri, "Kağan bir prensle evlenecek diyorlar." diyordu. Yanındaki adam, bu sözlerin saçmalığı üstüne haddini vererek o adama bir kötek indirmişti.

CasusHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin