56🕯 "Mavi dağların prensi"

13K 1.6K 3.6K
                                    



Melekler ağlarsa yer yüzü sular altında kalır. Melekler gülerse güllerin açma vakti gelmiştir. Melekler öyle narin, öyle latiflerdir ki nerede bir hüzün görseler dayanamazlar. Kaderi değiştirme yetkileri de olmadığı için bu acıya nihayete dek maruz kalırlar. İşte bundandır, bu dünya var olduğundan beri en büyük acıyı melekler çeker. Ve onların ağıdı kendilerinden olan birine daha tez ulaşır. Meleklerin ağıdı yürekleri titretir. Gözyaşları sel olur...

6 Mayıs 1994Yusuf Gazel'in hatırasından ✨

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


6 Mayıs 1994
Yusuf Gazel'in hatırasından

Aracı ormanlık alana sürdüğümde sağına soluna çarpan dallar umrumda bile değildi. Yüksek hız ve sesten rahatsız olurdum eskiden ama şu an, hiçbir şey hissetmiyor gibiydim. Şoka girmekten ziyade, ölmeden önce ruhum kabzedilmiş gibiydi. Vehametin büyüklüğü o kadar ağırdı ki Murat ve Asiye'nin kanı benim üzerime bulaşmıştı. Aklım başımdaydı aslında, ne yaptığımı iyi biliyordum. Saklanmayı akıl edebilmiştim. Fedai'yi saklamayı da. Ama yine de bir şeyler ters gidiyordu. Sanki ne yaparsam yapayım kurtuluşum yok gibi bir his vardı içimde. Nereye saklanırsam saklanayım ebe beni yakalayacak ve sıra bana gelecek...

Direksiyonu öyle sert kırıyordum ki orman sakinleri benim yüzümden rahatsız olmuştu. Onlara ayrı üzüldüm. Gözlerim nemlendiğinde çeneme yaşlar süzüldü. Bir anda tepetaklak olan her şey, koca bir çukura çekilen sevdiklerim ve kaybettiğimiz onca masum insan. Nasıl biter ki bu kıyamet? Bu yokuşun bir sonu var mı? Ölüm ulu bir sessizlik mi? Neden toprak mis gibi kokuyor?

Elimin tersiyle gözlerimi sildim. Gözümün önüne binlerce Murat anısı gelip duruyordu. Çocukluğundan beri tanıdığım sevgili dostum...

Aynı anda yapmıştık çoğu şeyi. Aynı anda okula gitmiş, aynı anda bir kızı sevmiş, aynı anda köyden kaçıp polis olmuş, aynı anda evlilik teklifi yapmıştık. Meryem benim teklifimi biraz geç kabul etmişti, bu yüzden Murat daha erken evlenmişti. Fedai'nin daha erken doğmasının nedeni de buydu zaten. Hayalimizdi, aynı yaşta olan çocuklarımızın olması. Ama sonra bu hayal başka bir şeye dönüşmüştü.

"Fedai büyüyünce Hacer de tam ona uygun olacak. Büyüyünce kızını alıcaz Yusuf ona göre."

"Kızımı kimselere vermem. O benim biriciğim."

"Fedai'den daha iyi damat mı bulacaksın?"

"Murat abartma istersen, çocuk daha üç yaşında."

"Olsun biz şimdiden adını koyalım da, kızımıza göz diken olmasın."

"Tamam ulan. Büyüdüklerinde otuz yaşına gelene kadar kimseyle evlenmezlerse birbirleriyle evlensinler."

"Otuz mu? Otuz çok yav. Yirmi beş yapalım bari."

"Yirmi beş mi? Yirmi beş daha bebek ya hu?"

PROFESYONEL  [F•]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin