34.Bölüm: AZRAİL'İN PENÇESİ

646K 26.9K 98.2K
                                    

Bol bol yorum yapmayı ve beğenmeyi unutmayın ateş parçalarım!

The Godfather - Love Theme

Adam Jensen - The Mystic


34.Bölüm: AZRAİL'İN PENÇESİ

Kulaklarımda rahatsız edici derecede yüksek çınlama vardı. Ateş bizi yere attığı an üstümüzden hızla geçen uçağın büyük bir parçası hızını alamayarak, ileride duran cam kapılara saplanmıştı. Ateş kafasını kalırdı etrafa baktı, ardından bana çevirdi bakışlarını.

Bir süre hızla kalkıp inen göğsü göğsümü ezdi. "İyi misin?" Dedi yutkunarak.

Kafamı olumluca salladım. "Sen?" Cevap vermedi, bakışlarını tekrar kaldırdı. Gözleri endişeyle etrafta gezindi, Pusat'ı aradığını biliyordum. Ve Pusat kendini koruyan arabanın arkasından çıktı. Pusat'ı gördüğünde rahatlayarak verdi nefesini. Yerden kalkarak, elini bana uzattı. Uzattığı eli tuttum ve kalktım yerden.

Uçaktan fazlasıyla uzağa kaçabildiğimiz için şansımız yüksekti ancak kopan parçalar her tarafa dağılmıştı. İleride görevli bir adam kanlar içindeydi, ona doğru gidecektim ki çok geç olduğunu anladım. Karnı uçağın bir parçasıyla kesilmişti ve neredeyse üst bedeni alt bedeninden ayrılmıştı, çoktan ölmüştü. Ateş'e ait olan hemen yanına yattığımız Maserati'nin üstüne de ağır bir parça düşmüştü, Pusat bizden biraz daha uzağa kaçmıştı ve o da iyiydi. Eğer biraz yakın olmuş olsaydık, kurtulma ihtimalimiz yoktu. Pusat koşar adımlarla yanımıza geldi.

"İyi misiniz?" Uçağın kopan parçaları alev alev yanıyordu.

"Korkup kaçtılar, daha uzağa gitmeden yakalayabilirim." Demiştim ki Ateş kolumu tuttu.

"Zaten kurtuluşları yok, kendini yormana gerek yok."

"Ölecektin Ateş, havadayken seni patlatacaklardı. Şuraya bak!" Dedim alev alev yanan uçağı ve ölü adamı göstererek. "Uçakta birileri var mıydı?" Aslında cevabı biliyordum.

"İkinci pilot ve hostes." Dedi Pusat soğukkanlı bir ifadeyle. "Burada açık durmamız güvenli değil." Diye ekledi ancak hemen ardından siren sesleri duyuldu. Ambulans, itfaiye ve polis arabaları sırayla gelmişti uçak pistine.

Ateş başını bana doğru eğdi, sarıları gözlerime gizemli bir dikkatle bakarken eli elime gitti. "Teşekkür ederim." Dedi sadece. Ben dikkatimle onun hayatını kurtarmış olabilirdim ama o da üstüme atlayarak kendini bana siper etmişti. Bir kez daha onun zihninde kaybolmuştum, bir kez daha ters köşe yapmıştı farkında olmadan ona karşı kurduğum tabulara. Onun için önemliydim, peki neden?

***

Ateş'in malikânesindeydik, Ateş bir an olsun yerinde durmuyor ve o tabletine gömülmüş bir şeyler kurcalıyordu. Öfkeli ve kendine kızgındı.

"Gerçekten, ben olmadan nasıl yaşadınız siz?" Dedim onun kendine olan kızgınlığının artacağını bildiğim halde. Elinden tabletini bırakmadan yavaş adımlarla geldi ve yanıma oturdu.

"Aşkın, ben bir günde kaç defa suikast girişimlerine uğruyorum biliyor musun? Emin ol olmadığı bir gün olmuyor, son zamanlarda çok bastırdılar çünkü daha da korkuyorlar." Öyleydi, Ateş'in V'yi tutsak ettiği dedikoduları döndüğü halde Ateş'i öldürmek için V'ye teklif gidiyordu. Baybora gerçekten de ileri görüşlü bir bilgisayar adamdı. Yaptığı hamleler tehlikeli olsa da akıllıcaydı. Tabi bu zekanın altında, iç içe girmiş soru cevapları doluydu.

ATEŞPARE (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin