SZ • 16 |❝Yeniden Parlayan Ruhlar.❞|

21.9K 1.2K 3.9K
                                    

Herkese yepyeni ve uzun bir bölümden merhaba! Umarım yine beğendiğiniz bir bölüm olur ve keyifle okursunuz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Herkese yepyeni ve uzun bir bölümden merhaba! Umarım yine beğendiğiniz bir bölüm olur ve keyifle okursunuz. Verdiğiniz destekler ve oylar için yüzbinlerce kez teşekkür ederim.

~Bölüme başlamadan önce beni takip ederseniz sevinirim.~

🖤🕸️🖇️

Susarsın; çünkü aşk artık dilinin ucundaki bir kelime değil, uçurumun kıyısındaki son adımdır.

Öyle şeyler oluyor ki; bazılarını duvara baka baka kabulleniyorsun, bazılarını haykıra haykıra. Fakat bazı gerçekler ne susarak ne de haykırarak kabulleniliyordu. İşte ben son kısımdım. Şuan gözlerimin önünde düzinelerce adam vardı. Ellerinden başlarındaki düzeneklere asılmış üzerleri çıplak bir şekilde her yerleri kanlar içindelerdi. Depodaki yoğun kan ve küf kokusu buram buram burnuma doluyor gördüğüm her detay midemi bulandırmaya devam ediyordu. 

Karan ellerini iki yanına salmış öylece bana bakarken Pars beyin yüzündeki her mimik kaskatı kesilmişti. "Karan sen ne yaptın?" diye fısıldadı dudaklarım hayretle. Karan'ın boğazından sert bir yumru geçip gittiğinde benimde gözümden bir yaş daha düştü. Ağlamamın sebebi onun benden bir şey sakladığı değildi, bunu zaten uzun zamandır biliyorum. Benim ağlamamın sebebi önümde asılı duran adamların üzerinden akan kanlar, yüzlerindeki ve bedenlerindeki yaralardı. Çoğunun yüzü bana dönük, kuşkusuz hareketlerimi izliyorlar bazıları onları kurtarmam için çaresizce inliyorlardı. Mideme ardı ardına giren sancılı kramplar bulantımı arttırırken zorlukla kaldırabildiğim elimi mideme bastırarak içime derin bir nefes aldım. 

Karan hızla yanıma koşan adama "Eğer onun kılına bile dokunursan yan depodaki yerini kendin hazırlarsın!" diye gürlemesiyle yerimde sıçrayarak arkamı dönüp depodan koşarak uzaklaştım. 

Attığım hızlı adımlar sonunda deponun yanında duraksarken midemde ne var ne yok dışarı boşaltarak titreyen dizlerimin üzerinde yere yığıldım. Yanaklarımı ıslatan yaşlar yağmur gibi akmaya devam ederken önüme düşen saçlarımı geriye atarak oksijeni çekilmiş ciğerlerime hava doldurmaya çalıştım. Çıkan ufak kum fırtınası nefessizliğimin üzerine öksürüklerimi sırlarken buradan uzaklaşmak için oturduğum yerden kalktım ve önümü görmeyen adımlarla geldiğim arabaya doğru ilerledim. Arabanın anahtarını tesadüfen salondaki masasının üzerinde bulmuş, Nehir'in haddinden fazla patavatsızlık yapmasına izin vermeden evden çıkmıştım.

SİYAH ZAMBAK (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin