44. Bölüm

9.9K 1.2K 92
                                    

Bugün Cumaydı ve beden dersimiz vardı. Bu yüzden de bir elimde eşofmanlarımı tutuyordum. Normalde okulda bırakıyordum ama yıkamak için eve getirmiştim. Şimdi ise kapının önüne çıkmış Sefa ile birlikte mi gitsem diye düşünüyordum. Dün gece onu üzgünce bırakmıştım odasında. Acaba sonra ne yapmıştı? Ağlamış mıydı? Peki anlattığı şeylerin sonrasında ne olmuştu? Mesela kız neden intihar etmişti? Yani bir insan boş yere intihar etmezdi.

Telefonumu çıkarıp rehbere girdim ve onu aradım. Bir süre çaldı ama cevap vermiyordu. Yağmur hızla yağmaya devam ederken sonunda Emir de apartmandan çıkmıştı. Getirdiği şemsiyeyi açtım ve kafama tutarak yürümeye başladım.

"E senin kıza ne oldu?" diye sordum.

"Benim kızım yok ki." dedi Emir.

Gözlerimi devirdim. "Sana teklif eden iki kız vardı ya?" dediğimde sesli bir nefes aldı.

"Sevmediklerimle olamam, dedim onlara." dediğinde bir süre ona baktım.

"Tamam şimdi gerçeği söyle."

Emir bana ters ters bakarken ben gülüyordum. "Ben reddetmiş olamaz mıyım onları?" dediğinde omuzlarımı silktim.

"Bilemem."

"Abla seveemedim o kızları ya." dediğinde gülmeye devam ettim.

"Ne gülüyorsun ya?"

"Lan bıraksana peşimi!" diye bağıran Murat'ın sesini duyduğumda durup arkama baktım. Melih onu kovalıyordu Murat da bize doğru koşuyordu. Hızla gelip arkama saklanınca durup Melih'e baktım.

"Şirinem." dedi gülümseyerek. "Günaydın."

"Günaydın." dedim gülümseyerek. "Neden kovalıyorsun onu?"

"Üstümü başımı görmüyor musun?" dediğinde kıyafetlerine baktım. Hep ıslanmıştı. "Su birikintisinden üzerime su fışlattı."

"Fışlattı?" dedim kaşlarımı kaldırarak. Kafasını sallayınca gülmeden edemedim.

"Fışlattı ne ya?" dedi Emir.

"Oo Emir sana da günaydın." dedi Melih. "Lan kaçıyor!"

Arkama baktığımda Murat arkamda yoktu ve hatta jet hızıyla kaçıyordu. Gülerek okula yürümeye devam ettik. Bir süre sonra okula geldiğimizde hızla binaya girdik ve Emir kendi sınıfına girerken bende kendi sınıfıma çıktım.

Gözüm ilk önce hemen Sefa'nın sırasına kaydı ama orada da yoktu. Gelmemişti daha. Montumu çıkarıp astıktan sonra şemsiyemi de peteğin yanına koydum. Daha sonra sırama oturup kitabımı çıkardım.

O anda ellerinde telefonlarıyla oynaya oynaya Hazar ve Ozan girdi. Karşılıklı çifte telli oynamalarına güldüm. Hocanın sınıfa girmesiyle şarkıyı kapatıp yerlerine oturdular. Sefa'nın sırasına dönüp baktığımda hâlâ gelmediğini fark ettim.

O anda sınıfın kapısı hafiften çalındıktan sonra açıldı ve içeriye Sefa girdi. Hocaya bir şey demeden yerine oturdu ve direkt kafasını sıraya dayadı. Yine eskisi gibi mi oluyordu acaba?

"Sefa bir selam verseydin oğlum?" dedi hoca.

"Selamun Aleyküm hocam." dedi kafasını sıradan kaldırmayarak.

"Aleyküm selam." dedi hoca ve konu başlığını tahtaya yazmaya başladı. Dönüp bir süre Sefa'yı incelemeye başladım. Yine çok tuhaftı.

"Şirin." diyerek bana seslenen hocayı duyduğum anda hızla önüme döndüm. Ani hareketimden dolayı boynuma giren ağrı ile yüzümü buruşturup elimle boynumu tuttum. "İyi misin?"

LİSE SAKİNLERİ SERİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin