11 MAYIS 2017|ÖZEL BÖLÜM

46.2K 3.3K 1K
                                    

'11 Mayıs 2020, bu tarihi sakın unutma. Çok güzel şeyler getirecek bana.' Demiştim bundan tam bir yıl önce bu saatlerde, çok sevdiğim birine yüzlerce mesajla Serçeyi Öldürmek'in kurgusunu anlattıktan sonra. Beklentisiz, hesapsız kitapsız sadece hislerimle kurumuştum bu cümleyi. O mazilerde kalan şarkının çok alakasız bir anda aklıma gelişi, defalarca dinleyişim ve o ilk sahne. Her şeyin başlangıcı. Bir bebeğin rahme düşüşü gibi oldu her şey ve bugün tam bir yıl oldu. Bana ne getirdi, benden ne götürdü bilmiyorum bu bir senede heyecanım hala aynı. Hiç eksilmedi. Eğer araya başka şeyler girmese bugün ara verecektim ama madem bu mümkün olmadı bari aramızda sır olacak ve bu hikayede muhtemelen sadece bizim bileceğimiz minik bir anıyla geldim.

Ben iyiyim bu arada, yine gereksiz dram yapıp abarttım. O açıklamayı da 'ölmeden yazayım' triplerinde yazdığıma yemin edebilirim ama kanıtlayamam, ne yapalım biraz fazla evham yaptım. Gittiğim marketteki çalışana kadar bulaştırma ihtimalimi düşünüp kahroldum sonra covid olmadığımı öğrendim falan... Neyse, iyiyim kısacası iyileştim. Teşekkür ederim merak ettiğiniz için❤

instagram: serceyioldurmekofficial

Keyifle okuyun!

Keyifle okuyun!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

@selllyin ❤❤❤

"Kimin öyküsü buuuuuuuuu?"
              
İnsanoğlu kötüydü. İnsanoğlu haindi. İnsanoğlu kalleşti. Evet bütün kötü şeyler insanoğluydu ama bütün insanoğlu kötü şeyler değildi; tıpkı her fizikçinin matematikçi olması ama her matematikçinin fizikçi olmaması gibi.

Velhasıl insanoğlu bu yollardan geçeceğimi anlamış gibi sırf beni düşürmek için taşlar dizmişti sanki adımlarımın önüne. Ayağımın takılmasıyla öne doğru savrulurken, Hezârfen Ahmet Çelebi meydan okurcasına kanatlandım ve uçtum.

Evet, uçtum! Yemin ederim, şahitlerim var!

Ama bu kısa sürdü, yere kapaklanmadım. Neden? Neden yere kapaklanmadım?

Karnımdan sıkıca tutan ellerin sahibine kafamı varla yok arasında kaldırırken görüşüm bir türlü belirginleşmedi. Bir ileri bir geri giden gözleri yakalamaya çalıştım bir süre öylece. Tekin'in gözleri ne zamandan beri renk değiştiriyordu? Şaşkın şaşkın bakarken renk değiştiren gözlere, geçtiğimiz sokağı aydınlatan sokak lambalarının ışığı hangi renkti acaba? Pembe miydi? Tekin'in gözleri pembeydi. Şimdi de mavi oldu ama. Mavi miydi? Yeşil ya? Peki turuncu?

"Bu benim öyküm birazcık yaralııı, kalbimin pek çok yeri yamalııııı..." diye mırıldandım istemsizce.

Renk değiştiren gözlere benim kulağıma çok güzel gelen sesimle şarkı söylerken yüzü kusacakmış gibi bulandı; sıkıntıyla nefesini verip öylece yüzüme, arkama doğru konuştu. "Bundan böyle en büyük Tuğçe Kandemir antisiyim. O şarkıyı açan kişinin canını seveyim ben."

SERÇEYİ ÖLDÜRMEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin