17. Bölüm: "Suçlu"

54.7K 3.3K 1.7K
                                    

Sezen Aksu; Belalım

Britney Spears; Criminal

“Ben bir suçluya aşığım.”

🕯️

Ona o sözleri söyledikten sonra bir saniye dahi beklemeden ve ona bakmadan arkamı dönüp çıkımıştım yemekhaneden. Kapıyı ardımdan kapatıp çıktığımda onun bağırışlarını ve bazı şeylere vurduğunu duymuştum. Ne kadar içim içimi kemirsede geri adım atmadan yürümeye devam etmiştim.

Sözlerimin onu paramparça ettiğini biliyordum. Onu paramparça ettiğim kadar kendimide paramparça etmiştim.

Kabul etmesi benim için zordu ama ona karşı bende boş değildim.

Söylediğim sözler ne düşündüklerimdi, nede hissettiklerimdi. Ona karşı bazı duygular beslesemde o bunu bilmemeliydi. Boşa umut beslemesini istemezdim. Çünkü hissettiklerim hiçbir şeyi değiştirmeyecekti. Onların yalandan yaptığı o anlaşma bittikten sonra bu şehirden ayrılacaktım. Şimdiden şehir dışında iş ve ev bakmaya başlamıştım bile. Düşünmem gereken bir ailem vardı. Talhaya olan hislerim veya onun bana olan hisleri hiçbir şeyi bu yüzden değiştirmezdi.

Kendi hislerimi ve Talha'nın hislerini bir kenara koyduğumda, beni kandırmış oldukları gerçeğiyle yüzleşiyordum.

Bu konuda onlara karşı kızgın olmalıydım, ki kızgın olmak istiyordum. Ama değildim. Talha'nın beni kurtarmak için bu cehenneme gelmesi beni kızdırmaktan çok daha farklı hisler hissetiriyordu.

O günün gecesi geç saatlere kadar uyuyamamış ve onu düşünmüştüm. Sabaha karşı bir kaç saatlik uyku bedenimi yorgunlukla esir alsa da Talha bu seferde rüyalarıma girmişti.

Oldukça uykusuz ve yorgun bir şekilde kalkmıştım o sabah. Normalde hergün isteksiz bir şekilde yataktan kalkardım, ama bu sabah gerçekten diğer günlerden daha isteksizdim. Oraya gitmek istemiyordum, istediğim tek şey bu sıcak yataktan ayrılmamaktı. Ama mecburen yatağımdan ayrılmış ve işe gitmek için hazırlanmaya başlamıştım.

Pek fazla iştahım olmadığı için kahvaltı yapmadım ve annemin azarlarıyla evden ayrıldım. Beni kapının önünde bekleyen servis aracına binerken yüzümden düşen bin parçaydı. Tabi Ali suratımda ki ifadeyi fark etmişti. "Ne oldu?" Dedi ben yanına oturur oturmaz.

"Bir şey yok," diye mırıldandım, ama sesim ve yüzümden ki ifade söylediğimin yalan olduğunu gösteriyordu.

Ali kaşlarını çattı. "Kimi kandırmaya çalışıyorsun, bal gibide bir şey olmuş."

Hiç itiraz etmedim ve yüzümü buruşturarak Ali'nin ela gözlerine baktım. "Ali hiç iyi değilim..." dünden beri kendimi tutuyordum ama daha fazla tutamadım. Sesim her an ağlayacakmışım gibi titrek ve kırıktı.

İki eli yüzümü kavradı ve bana anlayışlı gözlerle baktı. "Ne olduğunu anlatmak ister misin?" 

İstemsizce alt dudağım büküldü. Kafamı iki yana doğru salladım. Keşke ona yaşananları anlatabilseydim... Daha fazla zorlanmadı beni Ali. Ellerini yüzümden çekti ardından bir kolunu omzuma dolayarak beni kendine çekti. Ali'nin en sevdiğim özelliği belki de buydu. Yanımda olması için beni anlamasına ve ne olduğunu bilmesine gerek yoktu.

MAHKUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin