20. Haşin Esmer

7.9K 495 295
                                    

Başlamadan önce, diğer bölümde gelen yorumlar dikkatimi çekti. Allah sizi ne yapsın ya, ama suçlamıyorum sizi hep Türk dizilerinden ötürü. Gökhan'a kask taktırmadım diye, kaza geçirttirdiniz, hafıza kaybı yaşattınız... Durun da daha yeni kavuştular hemen kaosa bağlamam. 😂

İyi okumalar, yorum yapmayı unutmayı bebekler.🤍
.

Kumral genç sol eli ateşin içine sokulmuş gibi geliyordu ona. Gökhan apartmanın içine girdiği andan itibaren elini tutmuş merdivenlere yönlendirmişti. Durduğu yerde oluk oluk terlediğini hissediyordu.

Merdivenler bittiğinde Gökhan, Şafak'ın elini bırakmadan cebindeki anahtarı çıkartıp kapıyı açtı ve Şafak ile ayakkabılarını çıkartıp içeriye geçtiler.

Gökhan yumuşak, sıcacık eli bırakmamak istemese de bıraktı. Şafak rahat nefes vermişti sonunda. Gökhan'ı tanıdığından beri bu derece yakınlık ve bu derece temas görmediği için bünyesi bu gün en büyük zararı görüyordu.

Gökhan, hâlâ kapının önünde dikilen delisine baktı. "Tokat atma isteğim git gide artıyor Şafak, şu mooddan çıksan mı artık?"

"Valla ihtiyacım var sanırım sarışın..." dedi Şafak.

"Gel hadi, bir şeyler hazırlayayım mı? Hâlâ bir şey yemedin." dedi. Şafak başını sallayıp salona geçti ve kendini koltuğa bıraktı.

Gökhan mutfağa geçip ocağın üstüne çay suyu koydu. Kahvaltılıkları masaya koyacakken bileğindeki gümüş rengindeki saate baktı. Saat akşamın altısına geliyordu. Mutfaktan çıkıp Şafak'ın yanına geldi. "Dışardan sipariş verelim mi?"

"Benim için fark etmez." dedi. Aklına Özgür'ün yaptığı menemen geldi. "Ulan gitti menemen, şimdi o şerefsiz Ertuğrul bandıra bandıra yiyordur." dedi.

"Yapayım diyeceğimde, onun ki gibi olmaz." dedi.

Birazda olsa toparlanmış Şafak, "Civcivim elin değdiyse güzel olur." dedi. Genelde bu arsız ve yavşaklığına maruz kalan Gökhan, ona sinirlenir ya da uzaklaşırdı. Ama şimdi dudaklarının yanı kıvrılması, Şafak'ın kalbinin teklemesine neden oldu. Bugün bilmem kaçıncı teklemesiydi bu. Başını eğip, "Kesin kalpten gideceğim. "diye mırıldandı.

Gökhan, Şafak'ın söylediği şeyi duymadı, üstünde durmadı. "Ne yemek istersin?"

"Pizza."

"Şaşırmadım." dedi ve telefonu eline alıp her zamanki numarayı aradı. Şiparişi verdikten sonra sessiz koltukta oturan Şafak'ın yanına oturdu. "Sessizliğine alışkın değilim."

Şafak derin nefes alıp Gökhan'a doğru döndü. " 3 sene, olmayacağını bilip hayallerimden bile seni sakındım. Gökhan demek benim için imkânsız demekti. Şimdi ise karşıma geçip bana seni seviyorum diyorsun ve ben kafayı yediğimi düşünmeye başladım. Zaten son zamanlarda kendimi yitiriyordum, şimdi tamamen kendimi kaybettim."

Gökhan ona dönmüş olan kumralına karşı aynı şekilde döndü ve ellerini onun yanaklarına koydu. İki başparmağıyla Şafak'ın elmacık kemiklerine okşarken, "Bilsem, uzak kalır mıydın senden Şafak?" dedi. Ona kırgın bakan açık kahverengi gözlere baktı. "Ne zaman bana dokunsan, vücudum karıncalanmaya başlıyordu, garip oluyordum. Uzak durma gereksinime girdim. Ama inan bana bunu yaparken senin kırıldığını görmüyordum."

"O kadar yavşıyordum sana ben..." dediğinde Gökhan gülüp başını eğdi. Geri kaldırdığında sırıtmasını bozmadan, "Beni sinir etmek için yapıyorsun sandım, hep gevşektin ne yapayım ben."

"İçimdeki isteği anca böyle azaltabiliyordum. "

"Aslında ben açılacaktım sana." dediğinde Şafak şaşırdı. "Nasıl yani..." dedi.

Hiç Tanımaz Tenim Ellerini Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin