Üçüncü Bölüm

163K 9.3K 3.7K
                                    

Günaydınlar efenim ❤

İlk karşılaşma bölümüyle karşınızdayız!

Keyifli okumalar diliyorum.

♧

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sabah arkadaşımı arayarak anaokuluna gelemeyeceğimi söyledim. Zaten çok geçmeden bir erkek bir kadın olmak üzere iki polis gelip bizi evden almıştı. O kadar kötü bir durumdu ki. Apartmandaki insanların bakışları altında polis aracına bindirilmiştik. Sabaha kadar baş ağrısı ve stresten uyuyamamıştım. Umarım çok büyük bir ceza almazdım.

Karakolun merdivenlerini çıkarken gerginliğim katlandı. Koridorlar polis, şüpheli ve suçlu kaynıyordu. O kadar çok ses ve gürültü vardı ki. Beynim uğuldamaya başladı. Migrenim olduğu gibi devam ediyordu zaten. Beynim patlayacaktı bugün anlamıştım.

"Savaş sizi şu odada bekliyor," diyen memura başımı salladım. Onun yönlendirmesiyle gürültülü koridordaki odalardan birinin önünde durduk.

Memur kapıyı iki kez tıklatıp içeriye girdiğinde Sezen elimi tutup bana üzgünce baktı. Dudaklarını sessizce kıpırdattı. "Özür dilerim abla,"

Korktuğunu ve üzüldüğünü görebiliyordum ama biraz daha yaptığı hatanın büyüklüğünü görmesi için tepkisiz kaldım.

Memur kapıya yaklaşarak yüzünü bize çevirdi. "Buyurun," deyip eliyle içeriyi işaret etti.

Gözlerimi kısa bir an kapatıp soluklandım. Aralık duran kapıdan içeriye doğru ağır adımlarla ilerlediğimde Sezen de hemen peşimden beni takip ediyordu.

Beni neyin beklediğini bilmeden korkuyla klimanın etkisiyle buz gibi olmuş olan odaya girdim. Dışarıdaki sıcağın boğucu etkisi anında üzerimizden sıyrılmıştı.

Üzerinde bir sürü dosya ve laptop bulunan masanın arkasında oturmuş, keskin bakışlarıyla bize bakan adama tuttum bakışlarımı. Üzerinde yunus polisi üniforması vardı.

Acaba mesaj attığımız şahıs mıydı? Yoksa olayı inceleyecek olan başka bir memur muydu?

Arkamızdan kapanan kapıyla sertçe yutkundum. İlk kez karakola geliyordum. Gerginliğim hat safhadaydı.

Masanın üzerinde ritim tuttuğu büyük eliyle sandalyeleri işaret etti. "Oturun şöyle," kulağıma dolan tok ve kalın sesle titrekçe nefesimi üfledim. Adamın sesi bile korkutucuydu.

Diken üstünde oturdum sandalyeye. Sezen de karşımdaki sandalyeye oturdu.

Polis memuru, "Asu Demirci," diyerek keskin bakışlarını yüzüme sabitledi. Kaşları çatık, yüz ifadesi oldukça sertti. Sinirli bir yapısı olduğu belliydi. Umarım bu odadan bu adamın gazabına uğramadan çıkabilirdim.

155 POLİSİYEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin