ℬ𝒶𝓁ı𝓀 𝓀𝑜𝓀𝓊𝓈𝓊

32K 1.3K 460
                                    

Medya Yula.

Umarım güzel bir hikaye olur

°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°

Önümdeki iri adama çarpmam ile biraz geri savrulmuştum . İri adam sinirli gözlerini çelimsiz vücuduma dikmişken yerdeki döktüğüm kumaşları aceleyle topluyordum .

- gerçekten çok özür dilerim efendim , bu özürlerimi daha iyi iletmek isterdim lakin yetişmem gereken bir yer var , toyluğuma verin lütfen.

Zırvaladığım şeyleri geçiştiren adam ellerini sallayarak ilerleyip kalabalıkta ortadan kayboldu.

Akşama yakın olduğundan vakit iskelenin kenarındaki korumalıkların üstünde bulunan şamdanlar yanmaya başlamıştı , köpüklü, dingin denizin üstündeki ayın ışığının da yavaşça eşlik ettiği bu manzara pazarın kalabalık görüntüsü , gürültülü sesi ve pis balık kokuları ile lekeleniyordu .

İlerde elindeki çürük malları satmaya çalışan adamların sesleri daha da netleşirken köşede yeni aldığı ama patlayan poşet yüzünden yere dağılan balıkları ezilmeden toplamaya çalışan bir tezye duruyordu.

Oldum olası insanları izlemeyi ve hareketlerine kendi yorumumu katmayı çok severdim. O zaman ben onların değil onlar benim kuklam olurdu ve istediğim her şeye dönüşürdü.

Bazen beyaz saçlı bir dedeyi kuş yuvası yapar, ilerde gördüğüm çocukları da yumurta yapıp adamın kafasına kondururdum . Anne kuş yavrularını besler ve adamla kavga ederdi.

Kendi kendime gülerken saraydan gelen çanlarla ipekten kumaşları daha da kucakladım ve son sürat koşmaya başladım.

Yerlere dökülüp çoktan ezilen meyve, sebze ve balık atıklarına basıp geçerken çoktan terlikli ayaklarımın içi kaygan olmuş ve tahminimce iğrenç kokmuştu .

Ama umrumda olan tek şey kıymetli, biricik prensimizin doğum gününe seçilen özel kumaşları yetiştirmekti .

Saray değerlileri bu sefer benim muhterem efendimin dükkanından almaya uygun görmüştü prensin üstünde süsleyeceği kıyafetleri.

Köşe başında kendi halinde geçinen efendim artık zengin olmuştu verilen altınlarla ve bende bu siparişleri özenle taşımalıydım . Yaşlı adam ömründe bu kadar çok sevinmemişti belki de.

Dar , kalabalık , ve kokuşmuş sokakları geçip saray yoluna eşlik eden , ışıklarla süslenmiş , mis gibi kokular dökülmüş , genç kızların ellerindeki kokulu mendilleri salladığı alanlara gelmiştim.

Çanlar ikinci defa çaldığında adımlarımı daha da hızlandırdım ve uzun , taş köprüyü arşınlayarak 19 yıllık ömrümde ilk defa bu kadar yakından gördüğüm sarayın kapısına vardım.

Odundan yapılan büyük kapının üstündeki deliklerden bahçesini görmeye çalışırken çoktan uzun sıra bana gelmişti. Burada sıradaki tüm insanlar prensin doğum yılı için siparişler getiriyordu.

Arkamdan ittirilmem ile iki iri yarı muhafızla bakışmaya başladım.

Muhafız: Sipariş kağıdın nerde çocuk?

Bakışma yarışı yapmadığımızı anlamam ile hemen tüm yükü sağ kolumda toplayıp sol cebimdeki kraliyet tarafından mühürlü sipariş kağıdımı adamlara uzattım.

Minik bir incelemenin ardından sarayın kapıları sonuna kadar açıldı , tabi yanında benim ağzım da .

Bu sefer adımlarım kendi salyalarıma basarken itiş kakış girdim o dev kapıdan.

ᴘʀᴇɴꜱᴇꜱᴇ ʙxʙHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin