52. Bölüm

9.7K 1.3K 326
                                    

Selamün aleyküm

Yorum yazmayı unutmayın çünkü yorumlarınızı okuyunca mutlu oluyorum ve hepsine elimden geldiğince cevap veriyorum.

Keyifli okumalar.

^^^^^

Mert Can...

Kaldırımın kenarına düşmüştüm ve başımda dikilmiş olan Ozan'a bakıyordum. Gözlerimi kaçırdım ve bir süre yere baktım. "Ozan-" demiştim ki lafımı kesti.

"Mert bana cevap ver!" diye bağırdı.

"Evet seviyorum!" diye bağırdım ve ayağa kalktım. "Unutamadım. Beceremedim."

Ozan ellerini sinirle saçlarından geçirdi. "Mert ben sana sordum. Onu sevmiyorum dedin. Ona açılabilirsin dedin." diye konuşunca Ozan, kaşlarımı çattım.

"Biliyorsun, sana hayır diyemezdim." dedim.

"Diyebilirdin!" diye bağırdı bana doğru yaklaşarak. "Biz seninle dostuz. Bana hayır demeliydin."

"Desem ne değişecekti lan?!" diye bağırdım. "Berfin seni seviyordu!"

"Kes!" diye bağırdı Ozan. "Kötü hissediyorum, Mert. Niye yapıyorsun bunu?"

"Hayatına bak Ozan. Beni umursama." dedim ve omzuna çarparak sokaktan çıktım.

Daha dokuzuncu sınıftaydık. Berfin'e aşık olmuştum ve bunu ilk Ozan'a anlatmıştım. Bir süre sonra Berfin, Ozan'dan hoşlanmaya başlamıştı. Ozan, benimle defalarca konuşmuştu. Okuldan gidebileceğini falan söylüyordu. Sırf ben üzülmeyeyim diye.

Bir süre sonra Ozan da Berfin'den hoşlanmaya başlamıştı. Ozan bir gün yanıma gelip benimle konuşmuştu. Bana hâlâ onu sevip sevmediğimi soruyordu. İstersem ondan vazgeçeceğini söylüyordu. Ama bunu istemedim. Sonuçta Berfin beni sevmiyordu. Ozan'a artık onu sevmediğimi söylemiştim. Daha sonra onlar sevgili olmuştu.

O günden beri hâlâ seviyorum ama hiç tatsızlık çıkarmadım. İkisinin de hep mutlu olmasını istedim. Aslında hiç huzursuz da olmadım. Onları gördükçe mutlu oluyordum. Ama mutlu olduğum kadar da kıskanıyordum. Hâlâ da öyle. Fazlasıyla kıskanıyordum. Bazen görmeye bile gücüm yetmiyor ama buna mecburdum.

Şimdi ise benim yüzümden Ozan kötü hissediyordu. Çünkü ona ben izin vermiştim. Şimdiden sonra dört yıllık ilişkilerini bozamazdım. Bu haddime dahi değildi.

Eve gitmek yerine Melih'lerin evine gittim. "Ne var lan sabah sabah?!" diye bağırdı Melih.

"Ulan uyanır uyanmaz böyle gür ses mi olur be?" dedim ve onu iterek içeriye girdim. Babası ve üvey annesi çalıştığı için evde yoklardı.

"Niye geldin?" diye sordu elleri belindeyken.

"Çay koy içek." dedim ve kanepeye uzandım. O da gelip karşı kanepeye uzandı.

"Kalk koy içelim." dedi Melih.

"Oğlum senin evin, bana ne?!" dedim.

"Lan benim mi evim senin mi evin? Her gün buradasın!" dediğinde yastığı alıp ona fırlattım.

"Yalan konuşma. Her gün Kadir ve Salih geliyor buraya." diyerek konuştum.

"Evet doğru." diyerek doğruldu Melih. "O zaman sana çay koymam gerek."

"Evet git koy, yoksa şimdi ben sana koyacağım bir tane." dediğimde gözlerini devirip odadan ayrıldı.

Telefonum çalınca doğrulup cebimden telefonumu çıkardım. "Efendim!" diyerek cevaplandırdım.

LİSE SAKİNLERİ SERİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin