14| Seni öptüm ve kıyamet bu yüzden koptu.

801 92 565
                                    

"Hareket etme."

Yibo kendisine karşı sert bir sesle konuşan Zhan'a bakarken bedenini geriye çekti. Hastanede kanayan burnuna yerleştirilen tampon yüzünden nefes alamıyordu ve yüzünde kuruyan, boynunda silik lekeler bırakan kanı silmeye çalışan adamın öfkeli haline bakarken daha da nefessiz kalıyordu.

"Sabit dur Yibo."

Zhan ona yeniden buz gibi bir sesle konuştuğunda, içi üşümüş ve kendisini ağlamaklı bir halde yutkunurken bulmuştu. Aslında Zhan, yolun ortasında yüzüne yediği darbeyle yere düştüğü ilk andan beri böyle kaşlarını çatarak öfkeli ve üzgün bakıyordu ona. Ne polis merkezinde ne de hastanede değişmişti bu tavrı ve Yibo onunla arasında gözlerin göremeyeceği, sadece kalp ile hissedilebilen derin bir uçurum var gibi hissediyordu.

"Kıyafetin de kirlenmiş, onu değiştirelim." Diye konuşan Zhan elini Yibo' nun ensesinde uzatıp geriye çekilmelerine son vermeyi denedi. Bir an önce kan lekelerini silmek ve Yibo'yu o halinden kurtarmak istiyordu ama geçmeyen öfkesi yüzünden o bilindik sakin sesiyle konuşamıyordu.

Küçük olan durgun bir sesle,"Evime gideceğim birazdan."dediğinde, onun ensesini tutan eli gevşedi ve gözlerine baktı. Burnuna aldığı darbeden olsa gerek göz kapakları şişmişti biraz, uykusundan yeni uyanmış haline benziyordu. Zhan onun bu halini çok seviyordu, baktıkça gülümser, aydınlık gözleriyle ince detaylarını incelerdi hep. Ama şimdi kaskatı kesilmiş kasları onu ufak bir tebessümden bile alıkoymuştu, hala öfkeli hissediyordu.

"Bugün burada kal."

Verdiği bu kısa cevaptan sonra gözlerini eline düşürdü, Yibo ise onu izlemeye devam etti. Anlamaya çalışıyor, tüm her şeyi unutarak kendisine tek bir soruyu soruyordu.

Neden?

Xiao Zhan neden sinirlendi?

Verebildiği cevaplar sınırlıydı ve hiçbirini beğenmediği için sırayla unutuyor, kabul etmiyor ama Zhan'ın kendisine sormaya da garip bir şekilde çekiniyordu. Onu hiç böyle görmemişti. Bu yüzden kendisini iyi bildiği bir yolu unutmuş gibi hissediyor ve adım atamıyordu.

Zhan onun yanağında kalan son yeri silmeye başladığında kendisini geriye çekmede dedudaklarından kaçıp giden sızlanmaya mani olamamıştı. Onun burnuna kısa bir süre bakan adam elini geriye çekerken aynı soğuk sesle konuştu.

"Hastanede sadece burnuna baktılar,başka yerinde bir şey var mı?"

Yibo düşünmeden yanıt verdi. "Hayır yok." Zihninde aynı soruyu evirip çevirmekten usanmış ve çökkün hissetmeye başlamıştı. Zhan'ın kendisine sinirlenmiş olabileceği düşüncesini cevap olarak kabul edememiş olsa da, bir yandan bu fikrin mantıklı olduğunu söyleyen tarafına aldanması çok kolay gibiydi.

Onun arkasına sakladığı eline uzanıp avuç içindeki küçük yarayı ortaya çıkaran Zhan öncekinden daha sakin ama son derece durgun bir halde ve daha çok kendi kendine mırıldanır gibi, "Bak varmış işte. "Dediğinde Yibo elini kaçırdı.

Elini yeniden arkasına sakladı, yüzünde nasıl bir ifade olduğunu anlamadan baktı büyük olana. Küskün gözlerini ona diktiğinde o küskünlüğünü paylaştığı diğer Yibolar ona düşüp kalması için derin çukur kazdı.

"Yaşlı adam ne oluyor sana?"Diye sordu. Sesindeki o dargın tınının hedefi onu düşürmeye çalışan anılarınaydı. Zhan ise sinirlendiğini dile getirmek istemediğinden," Yok bir şey, elini uzat hadi." Diyerek yeniden onun koluna uzandı.  Fakat Yibo çoktan ona bir kez daha müsaade etmeyerek kolunu arkasına daha çok saklamıştı.

"Bir şey yok yani? yüzün tam tersini söylüyor ama."

Zhan gözlerini kapatıp kendisine gelmeyi, o öfkeli ruh halini terk etmeyi denedi. Ama zordu, uzun süredir sinirlenmediği için sakinleşmeye çalışırken ister istemez bocalıyordu.

küçük işlerin adamı ve ebruli~yizhan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin