KİB - Yirmi Altıncı Bölüm.

10.3K 706 66
                                    

Oy vermeyi unutmayın. 🦋

İyi okumalar. 🎈

-

Her şeyi planladığımı sanıyordum.

Ayaklarıma prangalar bağlayan eski anıları söküp attığımı, geriye kalan izleri derimi kanatmak pahasına zımparaladığımı sanıyordum.

Eyleme dönüşünceye dek, çoğu şey teoride başarılıydı.

Her şeyi unutmayı seçtiğinde ilk önce hatıralar dalga dalga istila ediyordu zihnini, sonra ise duru bir okyanusa dönüşüyordu. Düşünmemeye çalıştığında artık düşünmüyor, düşünmediğinde unutuyordun.

Ya da öyle sanıyordun.

Bir an geliyordu ki, bir nesne, bir anı veya bir insan. Geçmişle bağlantılı ne olursa olsun o şeyi, kişiyi gördüğünde sanki dünmüş gibi hatırlamaya başlıyor ve yok oluyordun.

Tekrar yok olmak istemiyordum.

Eylemde başarılı olacağımı, eski beni alt edeceğimi düşünüyordum.

Her şeyi planladığımı sanmıştım.

Hamza, Demir Bora'nın arabasına çarpacak ve gecikmesini sağlayacaktı. Bu sayede dosyaları almış ve kimseye görünmemeyi başarmıştım.

Onunla karşılaşmayacağımdan emindim.

İki yıldır kurduğum plan kusursuz işliyordu, kendimden o kadar emindim ve o kadar güveniyordum ki hata yapma olasılığımı hiç düşünmemiş ve çevremde gelişecek olan olaylara takılmamıştım.

Planım kusursuz işliyordu ama ilk kusuru bu gece almıştı.

Sessizlik içinde geçen saniyeler boyunca gözlerimiz birbirine kenetlendi ve Demir sorumu bir türlü yanıtlamadı. Beni görmeyi kesinlikle beklemiyordu ve bunun getirdiği şaşkınlığı hala üzerinden atamıyordu.

Uğradığı şaşkınlık gözlerinde parlıyor, sessizliğimiz boş koridoru dolduruyordu.

Sonra şiddetli ayak sesleri bu sessizliği doldurdu ve gürültüsü kulaklarımıza çarptı. 

Önce korumalar olduğunu düşünmüştüm, arkamdan duyulan şiddetli ayak sesleri gürültüyle sonlanıp Arın'ın sesi duyulana dek. "Özgür?" Sesi nefes nefeseydi, buraya kadar koştuğu belliydi. "Sinem'i odasına bıraktın mı?"

Gözlerimi Demir'in gözlerinden alıp bakışlarımı arkama çevirdim ve Arın'ın bir kaç adım uzaktaki siluetini gördüm. Muhtemelen Demir'i yukarı çıkarken görmüştü ve yakalanacağımı düşünüp buraya kadar koşarak kendini riske atıyordu.

Aptal.

Korumaları nasıl atlatmıştı?

"Arın bey," diyen korumalardan biri zihnimdeki soruyu cevapladı. Arın'ın arkasından koşarak gelmişti ve diğeri de hemen arkasındaydı. "Sinem hanımı yukarı çıkardığını size açıklamıştık."

Arın onlara değil dikkatle yüzüme bakıyor, işlerin ters gidip gitmediğini, sorun olup olmadığını anlamaya çalışıyordu. Aramızdaki mesafeyi uzun bacakları bir kaç adımda kapattı ve, "Gidelim o halde." dedi bana elini uzatarak. Gülümsemeye çalışıyor ve nefes nefese olduğunu belli etmemek için üstün bir çaba harcıyordu. Kim bilir onları atlatmak pahasına ne denli hızlı koşmuştu?

Uzattığı elini hızlıca kavradığımda bir an yüzüme tuhaf bir ifadeyle baktı. 

"Gidelim." Gülümsediğimde, başını güven verircesine salladı ve adımlarıma önderlik etti. 

Kendine İyi BakWhere stories live. Discover now