𝒢𝑒𝒸𝑒𝒹𝑒 𝓏𝒾𝓃𝒹𝒶𝓃

7.5K 617 152
                                    

Prensin kral ile baba oğul zamanı için gittikleri gezinin neredeyse 2. günüydü. Bu sabah kahvaltıya geleceklerdi saraya.

Prens gittiği için doğal olarak benim de pek işim kalmamış , tüm gün boş boş dolanıyordum.

Nişan gününden sonra saraya çöken sessizlik insanlara da yansımış, ne prens ile ne de prenses ile bir daha konuşmamıştım .

İçim içimi yese de prensese atarlanmam yüzünden rahatlamanın da verdiği bir gevşeklik ile geziyordum. Prensle konuşsa eminim ki aramızda bu konu geçerdi.

Ben de kendimi biraz daha içime kapattım şu 2 günde. Prensin benimle sadece arkadaş olduğunu iyice kazıdım aklıma. Onun yaptığı bir şey değildi , ben kendim ümitlenmiştim .

Yemek saati yaklaştığı için kraliyet aileleri ve hizmetliler için ayrı ayrı sofralar kurulmuştu.

Hizmetlilerin yemekleri her zamanki gibi sıcak çorba ve peynirli ekmek iken , biz kahyalarınki biraz daha seçenekliydi . Kraliyet üyelerini söylemiyorum bile , siz düşünün o kadar yani.

Mutfakta kalan bir tepsi , üzerine konan ölü çiçekler ve çeşit çeşit yiyecek ile hazır bekliyordu.

' hah Yula burada mısın? Bunu prensese götürü müsün? Biraz rahatsızmış da, benim de ilaç hazırlamam lazım'

' Tamam , götüreyim '

Prensesin kahyası ile kısaca selamlaşıp özenle hazırlanmış tepsi ile yukarı katlara çıkmaya başladım. Binbir çeşit reçeller , yumurtanın her türü , en az üç çeşit içecek demir işlemeli tepsiye konulmuştu .

Ağır olsa da sonunda kata geldiğimde kapıyı kibarca çaldım .

' gel içeri '

_ efendim kahvaltınızı getirdim .

_ bir tek sen mi kaldın bunu getirecek .

Cevap vermeden tepsiyi komidine koyup gitmeyi beklerken bilerek çarptığı , eminim bilerek yaptığı sıcak çay olan bardağı elime devirdi.

Yanan elim ile tepsi sertçe yere düşerken her şey dağılmıştı , ve elim feci acıyordu .

Tepsinin düşme sesi aşağı kadar gitmese de prensesin çığlığı eminim ki gitmişti aşağı kadar. Bu yüzden odaya dolan diğer prensler ve kraliçe dehşet içinde ağlayan prensesi kontrol ediyorlardı.

Canı yanan , ağrı çeken bendim ama tabi ki beni önemseyen yoktu .

Kral ve prensim de gelmiş olmalı ki ardından onlar da odaya girmişti.

Prens yanıma çökerken kızarmış ve kabarmaya yüz tutmuş elimi incelemeye koyuldu.

Dokunmasına izin vermezken konuşan prenses kralı sinirlendirmişti .

' Kralım , sinirle tepsiyi yere attı , bana kötü sözler söyledi, bana zarar verecek diye çok korktum.'

_ H- hayır efendim , yalnız....

' KES SESİNİ , KUYAŞ O SENİN KAHYAN DEĞİL Mİ ! HEMEN , HEMEN GÖTÜRÜP ZİNDANA KAPATIN. BU GECEYE KADAR ORADA KALACAK, SABAH ÇIKARIRSINIZ. Dua et oğlumun kahyasısın , sen kim prenses kim , ayağını denk al yoksa bir daha...'

' baba yeter, eminim prenses yalnış hatırlıyordur , zaten eli yanmış , bırak yanımda ka..'

' Bana emrimi çiğnetme , ne dediysem o, az bile dedim'

' Üzgünüm Yula'.

Kulağıma fısıldadığı şeyden sonra kimse beni dinlemeden hayatımda ilk defa gördüğüm zindana indim . İnmem ile çıkmak için yalvarmam bir olmuştu .

Tamamen taştan örülmüş duvarları yosun kaplamışken böcekler kol geziyordu , sarayın en alt katı olduğu için aşırı soğuğun yanında en küçük bir cam bile bırakmamışlardı . Etrafı aydınlatan tek şey seyrekçe yerleştirilmiş en küçük boy mumlardı .

Odalar sadece sağda bulunurken bazılarının içinden ağlama sesleri , bazılarından gülme sesleri geliyordu, hatta burada çocuğun bile olduğunu iddia edebilirdim .

En sona gelmemiz ile yerine oturmuş kapı açılmış ve bedenim içeriye resmen atılmıştı .

Suçsuz olduğum halde bu cezayı çekmem çok zoruma gidiyordu .

Taştan yapılan soğuk betona oturduğumda yanan elimi soğuk taşa yavaş yavaş dokunduruyordum .

Gözlerimden akan acı yaşlar ile bu saraydan gitmek istiyordum.

Ben kumaşçı dükkanında kumaş satarken, küçücükken gördüğüm çocuğu düşleyerek yaşarken oldukça mutluydum aslında ...

Bu saray yavaş yavaş yıkıyordu tutunduğum hayallerimi.

Hava karardı mı , sabah oldu mu kestiremiyordum . Sanki yıllardır burada gibiydim . Elimin acısı geçmişti ama kabarmış ve su toplamış yerleri vardı.

Sert kapının açılması ile Kuyaş içeri girmişti , zindana.

_ şey , babamla konuştum da , çıkabiliriz.

_ Tamam , çıkalım. Prensim ! Prensese kötü davranmadığımı biliyorsunuz değil mi ?

_ Bilmiyorum Yula , sen onun dediği hareketleri yapmazsın biliyorum ama neden öyle desin, o da yalan söyleyecek biri değil ki .

_ Sizden uzak durmamı istiyor , rahatsız olmuş. Bence bunun için yaptı.

_ Çıkalım hadi burdan ...

Sonunda karanlık zindandan çıktığımda akşam olduğu ve sarayın yatmaya çekildiği belliydi .

İkimizin de arasında bariz belli olan soğukluk ile odamıza gittik .

Herkes kendi odasına girmişken kapımın tekrar açılması ile elinde krem olan prens girmişti içeri.

_ Bunu sür ,tamam mı , rahatlatır bir de çabuk iyileşmesini sağlar .

_ sürerim, iyi akşamlar efendim .

- sanada Yula.

Nane kokulu kremi acıyan elime iyice sürmüş ve üşüdüğüm için kalın yorganları altına girmiştim.

ᴘʀᴇɴꜱᴇꜱᴇ ʙxʙHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin