𝒜ş𝓀ı𝓂 𝒽𝑒𝓅 𝓈𝒶𝓃𝒶

6.3K 464 183
                                    

Son kez öptüğüm dudakları ile ikimiz de kıkırdarken dikkatlice odadan çıktık . Yula hemen arkamdaki yerini almışken sarayın kapısında bizi bekleyen arkadaşıma sıkıca sarıldım.

Bu 2 gün içerisinde çok da olmasa özlemimizi köreltmiş ve çokça eğlenmiştik , eski günlerdeki gibi .

Son vedalarımızı edip tekrar görüşmemiz gerektiği kanaatinde olduğumuzda bizi suyun kenarına götürecek at arabasına bebeğim ile yavaşça bindik.

Araba sallanmaya başladığı ve küçük kapımız kapanır kapanmaz koluma yapışan Yula ile kahkahalarımı tutamamıştım. Gerçekten ilgiye bayılan birisiydi .

Ellerim nefesimin içinde saklandığı saçlarını bulurken ezbere bildiğim teni yanaklarımı okşamıştı .

' Bana adımla seslenir misin Yula?'

' Tabi seslenirim ama neden efendim adınızla seslenmemi bu kadar arzu ediyorsunuz?'

' Henüz ikimizde toy duygularımızı dizginleyemiyorken nasıl oldu da yüreğim seninle sefilliğin arasından kurtuldu Yula? Gecelerimi gündüzlerine katan, parmak uçlarında kendini saklayan tutkulu arzun ile kendimi ait olduğum yerde hissediyorum . Bir kez daha söyle bana Yula , dudaklarından adımın dökülüşünü her duyduğumda sana olan arzularım ile kendi kabuğumda kavrulup duruyorum. '

En ince fısıltıları arasında ılık nefesinin kulağımı yalamasının eşliğinde armonik sesi ile defalarca adımı fısıldadı kulağıma...

Her fısıltısında bir parçam daha gitti ona , her adımı zikredişinde ona ait oldu benim ismim sadece.

Kokusunu derin derin içime çektiğim at arabası eşlik etti , zaman geldiğinde onu ilk öptüğüm sandal sırdaş oldu bize bugün sarayımıza giden yolda .

Öyle ona hipnoz olmuş , tüm sevgisini vücudumdaki kılcal damarlarda hissederken tüm yüküm alınmıştı omuzlarımdan , ne o çok istediğime inandığım saray , krallık vardı düşümde , ne de beni bekleyen bir prensesin oluşu , tek düşümde olan önümde oturan ve boynunu tamamen bana sunmuş güzel çocuktu .

Kıyıya yaklaştıkça , kenarda bizi bekleyen ailemin silüetleri belirdikçe daha da çok görmüyordum burnumu süt tenine , daha çok çekiyordum içime küstüm çiçeği kokusunu.

' Ayrılmamız lazım Kuyaş?'

' Biliyorum , ama gönlüm hiç istemiyor biliyor musun.'

' P-prenses görebilir. Orada sizi bekliyor'.

' Ama benim hep ve tek bekleyeceğim sen olacaksın Yula .'

' Her zaman mı bekleyeceksin beni? Ölürsem bile mi ?'

' Tenin kemiklerinden ayrılsa bile seveceğim seni küstah aşklara inat. Gece tüm gençliğini karanlığa çektiğinde öpeceğim teninden . Alalâde nefeslerinde hayat bulacak ruhum . Ilık sesin kılcal damarlarıma kadar yayılacak . '

' Aşkınızın altında ezilmekten korkarım , tek endişem budur size karşı.'

' Aşkım sana , zikrim , fikrim hep sana , altında ezilmizsin çünkü sana hissettiklerim seni incitemeyecek kadar naif.'

Doyamadığım tenini kondurduğum kelebek öpücüklerim ile göğsümden ayırmıştı sırtını , karşıma oturmuş ve kenara gidene kadar elleri ile oynamıştı.

Zaten sonrası tam bir karşılamaydı , bebeğimi görmek bile zor olmuştu ta ki saraya gidene kadar.

Babam , annem , ağabeylerim sanki yıllardır yokmuşum gibi sarılıyorlardı bana , sanki gelecek yılların da acısını çıkarıyor gibi. Yula büyük ihtimal kıyafetlerimizi yerlerine yerleştiriyordu .

Biz daha çok yeniydik , duygularımız belki çocukluğumuza kök salıyordu ama çekingence yaklaşıyorduk birbirimize .

Ailemle sarılmam bittiğinde prenses girdi koca salona. Dev gibi elbisesi ile zor yürüse de görüntüsünden asla ödün vermeyen bir kadındı.

Bana aşkla bakıyordu gözleri, ama asla Yula gibi saf bir aşkla değildi bu bakış . Daha çok hırs saklıyordu gölgesinde. Daha fazla bakamadım gözlerine , Yula',dan sonra bana günah gibi bakışları , yaktı tenimi sarılan teni , en sevdiğim kokuyu sürdüğünü söyledi gerdanına , andım olsun bir kere koklamadım , benim en sevdiğim koku gül değil , küstüm çiçeği kokusuydu bu sabahtan beri, o kokuyu da çalar diye söyleyemedim .

Ona iyi gelmeyecekti , bize zarar verecekti biliyorum , nereye kadar ilerletebilirdik ki bizi , bilmiyordum, nasıl korurdum onu bu sarayın kan kusan duvarlarından , evlenmeyi ne kadar erteleyebilirdim .

Zaten akşama kadar da bir daha göremedim küstüm çiçeğimi.

Ne zaman birini bile denlemediğim sohbetler , prensesin kulaklarımı sağır eden kahkahaları bitti o zaman içimdeki çocuksu heyecanla çıktım o katları , sanki yeni aldığım kılıç kınımı arkadaşıma gösteren bir çocuk heyecanı vardı içimde.

Yanan odasının ışığını görünce yavaşça girdim kapıdan .

'O mumu çok kıskandım şu an . Çünkü senin ellerinin arasında , çünkü gözlerini ondan alamıyorsun , çünkü mumun her bir noktasında senin parmak izlerin var'.

' Unuttun mu , senin de bedeninde benim parmak izlerim var Kuyaş , hem bu mum benim içimin sana nasıl eridiği gibi eridiğinde parmak izlerim de bir bir silinecek , ama eğer izin verirsen sende hep ebedi kalacak. '

Yavaşça elindeki mumu kahverengi sandığının üzerine bıraktığında sakince sokuldum koynuna. Tekrar o aradığım koku dolarken burnuma ellerimi sıkıca sardım bedenine.

' Sizi çok özledim prensim '

' Bende seni hep hatırımda aradım gönlümün eşi .'

Gözyaşlarında tireyen alt dudağında belli belirsiz serçe parmağımı gezdiriyorum . Yanaklarına uğramış ılık ıslaklığı nazikçe siliyor ve kirpiklerine buseler bırakıyorum. Saniyelik kapattığı gözleri tebessümümü arttırıyor . Yorgun saçlarının arasında sıcak nefesim gizlenirken naif bedeni dizlerimin üstünde yerine alıyor . Kollarım beline hizalandığında aralık dudaklarına ufak bir fısıltıyla yaklaşıyorum ;

' sana yemin ederim ki bu göz yaşların sadece benden yavaşlamamı isterken akacak.'

' Yemin olsun sizi öyle bir severim ki , bu sarayın kan akıtan tüm duvarları önünüzde diz çöker , utanır efendim.'

Dilimi sıcacık dili ile buluşturduğunda ne bu duvarların kan ağladığından haberdik ne de prensesin bizi gördüğünden ...

Şu an bildiğim tek şey önümdeki insanın gönlümün prensi olduğu ve içimde birer birer kırallıklar diktiğiydi ...

•••••°°°°°°°•••••••°°°°°°••••••°°°°°°°°••••••••°°°°°°°••••••°°°°°°

Mutluluk bana batıyor anlaşılan. . .


ᴘʀᴇɴꜱᴇꜱᴇ ʙxʙHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin