chapter 19

142 34 3
                                    



   Sırtında, hayatı boyunca bir kaç kere haricinde hissetmediği sıcak bir ağırlık vardı. Bir kaç kereden kastı da Jaehyun on iki ve Hendery on dört yaşındayke, Jaehyun'un gördüğü kabuslardan dolayı yatakta birbirlerine sokulduklarından hissettiği sıcaklıktı. O zamanlar, onu kurtaran adamın yanına ilk taşındığı zamanlardı. Huzursuz rüyaların ve düpedüz kabusların musallat olduğu zamanlardı, anne ve babasının maskeli soyguncular tarafından üzerlerinde yetmiş dolardan fazla olmadığı halde bıçaklanmalarının kana bulanmış montajları asla gözünün önünden gitmiyordu.

Eğer babası onu ara sokaktaki çöp tenekesinin arkasına iterken hızlı davranmasaydı, gecikseydi... Eğer Yangyang bölgede tesadüf eseri dolaşırken onun boğuk hıçkırıklarını duymasaydı... Ve eğer Yangyang sürekli ona söylendiğinin aksine davranıp, başkasına yardım etmeye kalkışmasaydı...  Eğer Yangyang ona acıyıp onu almasaydı... Eğer Hendery, onu bir arkadaş, erkek kardeş veya kendisine en yakın kişi olarak görmeseydi... Eğerleri düşünmek dahi istemiyordu. Sadece minnettardı.

Jaehyun'un içgüdüleri onu dürtüyordu, ona tetikte olup kendini korkuma pozisyonuna geçmesini söylüyordu ama bir kez olsun onların ne dediklerini umursamadı ve onları tamamen susturdu. Tek yapması gereken, bir santim uzağında olan kişiden ufakça uzaklaşmaktı ve böylece temasları kopacaktı...ama gerçek şu ki, istediği son şey buydu şuan.

Jaehyun hareket etmek istemiyordu çünkü hem bu temas ona tarif bile edemeyeceği bir tür rahatlık veriyordu ve ikinci olarakta çocuk gerçekten ona zarar vermek isteseydi, son birkaç saat içinde herhangi bir zamanda yapabilirdi. Onun yerine sadece uyumuştu.

Neredeyse hemen uykuya dalmıştı ki bu Jaehyun'a göre  başlı başına yeterince garipti çünkü Jaehyun genellikle uykuya dalarken oldukça zorluk çekerdi. Hep kendisiyle boğuştuğundandı belki de. Uyumadan hemen önceki o anlar, dünyanın sessiz ve karanlık olduğu, suçluluk hislerinin yükseldiği, yükselen hislerin onun üzerine boğucu dalgalar halinde geldiği zamandı.

Aldığı her hayat , kaç hayat kurtardığı önemli değildi ona göre, nasıl bakarsa baksın, kendini aklamaya çalışsa da, yine de birisinin elinden izinsizce alınmış bir hayattı. Geçimini sağlamak için yaptığı bu iş ona kazanç sağlasa dahi bir yandan ondan bir sürü şey eksiltiyordu.

Sevgili Bay ___. Teklifimizi kabul ettiğiniz ve cömert katkılarınızdan bizi mahrum etmediğiniz için teşekkür ederiz.

Birisinin teklifini kabul ettikten sonra gelen mektupları okuduğunda hiçbir kefaret duygusu hissetmiyordu. Bir sosyal yardım merkezine, hastaneye ya da yardım fonuna yardım ettiği için bile en ufak bir rahatlama dahi hissetmiyordu. Sadece biraz dinlenmek istiyordu, buna çok ihtiyacı vardı ama mesleğinde herhangi bir huzur bulamıyordu. Her gün içinde boğulduğu pişmanlık okyanusunu telafi etmek için bir damla bile bulamıyordu. Bazen tüm bunlardan uzaklaşmak istiyordu ama her şeyini Yangyang'a ve Hendery'e borçluydu ayrıca bu şimdiye kadar bildiği tek meslek ve hayattı. Böylece bunu yapmaya devam edecekti ve belki bir gün uyumadan önce saatlerce dönüp durmak zorunda kalmazdı. Bunların hiçbirinden emin değildi ama tek bir şeyden emindi o da öldürmeye devam ettiği sürece yatağı, soğuk, sert zeminler olacaktı.

yine bir bölümü iki ayrı bölüme ayırıp yayınlayacağım 19 ve 20 olarak çünkü sizi sıkmak istemiyorum bir bölümü çok uzun yazarak. umarım beğeniyorsunuzdur.💖✋🏻

while we are in love + dojaeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin