chapter 22

156 39 4
                                    



"Bana silah kullanmayı ne zaman öğreteceksin?"

"Mümkünse asla öğretmemeyi planlıyorum..."

"Ama bana her şeyi öğreteceğine dair söz vermiştin!"

"Ben söz vermem. Asla. Sözler gereksizdir."

Sözler seni hayal kırıklığına uğratır, demek istemişti Jaehyun ama söylememişti işte. Yangyang'tan ve Hendery'den önceki hayatı adeta tutulmayan sözler mezarlığıydı. Gerçi hayatının onlarla birlikte geçirdiği kısmı da bambaşka sorunlar yaratmıştı ama en azından kimse birbirine tutamayacakları sözleri vermemişti, her ne olacaksa sadece olmuştu.
Jaehyun'un hayatında pek çok vaat ve söz ezilmişti, kırılmıştı, yere saçılmıştı. Onun kızkardeşi... Onun ebeveynleri...Birlikte asla yapamayacakları şeylere dair sözler... Hayır, vaatler gerçekten hiç bir işe yaramayan şeylerdi.

"Bu söylediğin biraz moral bozucuydu, Jaehyun." Doyoung yine merakla onu izliyordu. Doyoung'un ona bu şekilde bakması, Jaehyun'un kalbinin içine bakabileceğini ve içindekileri görebileceğini hissetmesini sağlamıştı. Jaehyun sanki hepsini ortaya koymuştu ve Doyoung'un onları incelemesini bekliyordu. Bütün karanlık ve çirkin şeyleri teker teker... Ruhunun herhangi bir hasarlı parçasını kimsenin görmesine asla izin vermemişti. Doyoung'a isminden başka kendisi hakkında bir şey söylememişti, buna rağmen neden Doyoung'un içini görebildiğini hissediyordu. Sanki ruhunun her parçasının her bir hatlarının haritası çizebilecekmiş gibi hissediyordu.

"Söylediğimin moral bozucu olması gerekmiyor. Sadece gerçek hayatın benim yapmamı imkansız hale getirdiği şeyleri sanki yapabilecekmişim gibi söylememin mantıklı olduğunu düşünmüyorum. İnsanları gereksiz yere hayal kırıklığına uğratmamak daha iyi sonuçta."

"Hayal kırıklığına uğradın mı Jaehyun? İnsanlar sana tutamayacakları sözler mi verdiler?"

"Bunun sana silah kullanmayı neden göstermek istemediğimle hiçbir alakası yok."

"Öyleyse bana öğret o zaman."

"Hazır değilsin. Sana sırayla öğretmem lazım her şeyi."

"Şu anda beni arıyor olabilirler. Bana yöneltilmiş bir silaha karşı kendimi nasıl savunacağımı bildiğimden emin olmak iyi bir strateji olmaz mıydı?" Doyoung makul bir şekilde konuşmuştu.
Doyoung'un tamamen savunmasız bir şekilde bir silahın hedefine yakalanma fikri bile Jaehyun'un midesini endişe verici bir şekilde bulandırmıştı.

"Tamam."

"Dün kullandığın silah... her zaman kullandığın silah bu mu?"

"Bu, tesadüfi durumlar ve acil durumlar için. Sözleşmelerimizde sadece uzun menzilli öldürmeler yaptığımız, pazarlık konusu olmayan başka bir maddedir bunu unutma. Yakın ve kişisel hiçbir şeye karışmayız. Bu aslında hiçbirimizin hazır olduğu bir şey değil. Yani tabi ki hepimiz bu konuda eğitimliyiz mesela dövüş sanatları hepimizin bildiği bir şey çünkü nasıl savaşılacağını bilmemek aptalca ve tehlikeli olur ama bunu kullanmak zorunda kalacağımız durumlara düşmemek için gerçekten elimizden geleni yapıyoruz. Çünkü böyle bir durum sadece gereksiz bir karmaşa ve risk. Biz avımızı heyecan verici bir şekilde öldürmenin ya da onunla uğraşmanın peşinde değiliz. Bu sadece bir iş."

"Hangi dövüş sanatlarını biliyorsun?"

"Taekwondo ve Krav Maga. Bu iş için uygun olmamanın bir başka nedeni de bu... Bu iş için; bir çeşit dövüş sanatını bilmen gerekiyor. Bu becerileri kazanmak için zamana ihtiyacın olacak."

"Dövüş sanatlarını bilmiyor gibi mi görünüyorum?" Doyoung neredeyse gücenmiş görünüyordu. Daha dürüst olmak gerekirse, çocuk incinmiş görünmek için fazlasıyla çaba harcıyor gibiydi.

"Sana kendini savunmayı öğretmem gerektiğini söylemiştin."

"Kendimi bir silaha karşı savunmayı kastetmiştim! Biri seni vurmak üzereyse en iyi dövüş sanatı dahi bir işe yaramaz. Lisedeyken birkaç yıl tekvando yaptım. Kırmızı kuşaktım. Çokta işlevsiz değilim, değil mi?"

"Hayır, işlevsiz değilsin." dedi ve sessizce başını salladı.

"Bu güzel bir değişim biliyor musun?"

"Değişim mi? Ne değişikliği?"

"Sanırım bir kez olsun gözlerinde bana karşı biraz saygı görmüş olabilirim. Bu güzel."

"Genelde ne görüyorsun?" Jaehyun, Doyoung'un cevabını beğenmeyeceğinden oldukça emin olsa bile sormuştu.

"Dikkat. Benimle konuşurken her zaman çok dikkatlisin, sanki yanlışlıkla bana bilmemem gereken şeyleri anlatacağından korkuyormuşsun gibi. Ya da belki... belki sadece eğer kendini tamamıyla bırakırsan benden gerçekten hoşlanacağından endişeli olduğun için temkinlisindir."

"NE??? SEN NE DEDİĞİNİN FARKINDA MISIN?!" Jaehyun'un tüm bunları çok iyi sakladığını düşünüyordu.

"İnsanları okumakta oldukça iyiyim. Ne gördüğümü biliyorum. Bakmadığımı düşündüğünde bile aslında ben gözlerindeki yalnızlığı görüyorum."

"Ben yalnız değilim."

"Artık yalnız olmana gerek yok zaten. Sadece söylüyorum."

"Neden bahsettiğini bilmiyorum." dedi Jaehyun kısaca, ayağa kalkmaya hazırlanırken.

"Odadan mı çıkacaksın? Konuşmanın gidişatını beğenmediğinde hep bunu yapıyorsun."

"BEN-"

"Kal. Bana bir şeyler öğret."

"Eğer bana kişisel sorular sormayı bırakırsan-.!!"

"Söz veremem ve tutamayacağım sözler vermek istemiyorum." Çocuğun gözlerinde bir meydan okumanın izleri vardı.

"Sözlerimi bana karşı kullanma."

"Krav Maga nedir?" Doyoung aniden sormuştu. Şimdilik Jaehyun ile daha fazla uğraşmayacağına karar vermiş gibiydi.

"Mossad tarafından tasarlanmış bir göğüs göğüse dövüş tarzı. Acımasızca ve etkili."

"Ama hala ne olduğunu anlamadım. Bana bir örnek gösterir misin?"

"The Bourne Identity. Jason Bourne, Krav Maga kullanıyor."

"Siktir, ben de o filmi izledim ve hayatımda izlediğim en havalı şeydi sanırım!! Çok havalıydı! Gerilim filmlerini izlemeyi sever misin?"

"Hayır. Onlardan nefret ediyorum" çünkü bana hayatımdan neden nefret ettiğimi hatırlatıyorlar.

"Öyleyse neden The Bourne Identity'yi izledin?"

"Yang-.. tanıdığım biri izlemek istedi ve o da yalnız yapmak istemedi, bu yüzden izledim, öyle yani."

"Bu biraz kötü, Jaehyun."

"Kötü biri değil. Sonuçta sadece bir filmdi, sırf izledim diye ölmedim."

"Bana öğret."

"Sana ne öğreteyim?"

"Bana Krav Maga'yı öğret"

"Ne? HAYIR." Jaehyun'un sesi tartışmaya açık değildi ama Doyoung o kadar inatçı bir pislikti ki muhtemelen Jaehyun'un cevabını zaten görmezden gelecekti.

"Eğlenceli olacak, hadi ama! İstediğini biliyorum. Ayrıca biraz Taekwondo idmanı da yapabiliriz, ne dersin? Eğlenceli olacak. Nesin sen, ikinci kuşak falan mı?"

"Bence bu aptalca bir fikir. Ayrıca ben dördüncü kuşağım."

"Kahretsin."

"Evet."

"Tamam, belki zor olucak ama yine de bana Krav Maga'yı öğret."

"Hayır."

"Fakat-"

"Hayır."

Tabii ki Jaehyun ertesi gün Krav Maga öğretmekte zorla hemfikir olmak zorunda kalmıştı. Neden aksini beklemişti bile ki? Siktir et bu çocuğu.

while we are in love + dojaeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin