chapter 26

208 39 14
                                    



"Mathilde kim?" Doyoung, silahı Jaehyun'un ona gösterdiği şekilde nişan alırken sormuştu.

"Bu ismi nereden öğrendin?" Bir an kaç saniye önce tarafsız ve içinde bulunduğu durumdan rahat bir şekilde bakan Jaehyun'un gözleri birdenbire temkinli ve şüpheli düşüncelerle dolmuştu.

"Yangyang bitkinin adının Mathilde olduğunu söyledi."

"O aptal sana adını mı söyledi?"

"Söyledi."

"Bu dikkatsizce ve pervasızca, bunu yaparken ne düşünüyordu ki sanki? Bu işte olmak konusunda ciddiyse, asla gerçek adını söylememeli."

"Ama sen bana söyledin."

"O farklı."

"Neden?

"Öyle işte. Silahı göz hizasında tut. Konsantre ol."

"Mathilde kim?"

"Yangyang sana zaten söylemiş. Benim bitkimin adı Mathilde."

"Ona verdiğin adın asıl sahibini kastetmiştim. O bitkiye çok iyi bakıyorsun ve sanki... belki de ona değer verdiğin birinin adını vermişsindir."

"Bunun senin silah becerileriyle bir ilgisi yok."

"Ama seninle ilgisi var."

"Ben seni ilgilendirmiyorum."

"O senin sevgilin miydi?"

"Tamamıyla yanlış tutuyorsun." diye üsteledi Jaehyun konunun kapandığını açıkça belirterek.

"O zaman nasıl tutacağımı öğret." Doyoung ona meydan okudu ve Jaehyun yine odadan çıkmasını ya da susup dersin bittiğini söylemesini bekledi ama onun yerine sol omzunu kavrayan büyük bir el hissetti. Jaehyun omzuna ulaştığında bunu beklemiyordu, nefesiz kalacağını zannetmişti... Sessizce nefes alışverişlerini düzene sokmaya çalıştı. Jaehyun, Doyoung'un elini tuttu ve parmaklarını üst üste gelecek şekilde yeniden yerleştirdi. Jaehyun'un parmaklarının ne kadar titrediklerini fark etmemesini umuyordu.

"Tetiği çektiğinde silah geriye giderken daha iyi dayanabilmen için bacakların kalça genişliğinde açık olmalı." Jaehyun, Doyoung'un duruşunu yeniden konumlandırmak için kendi ayağını kullandı, böylece bacakları daha da ayrılmıştı, ayakları L pozisyonu oluşturuyordu. Baldırları birbirine sürtünüyordu bu pozisyonda. Doyoung, ısı bacaklarından yukarı fırlayıp tenini tutuşturmaya başlayınca ağzından çıkan küçük iniltiyi durduramamıştı. Jaehyun iniltiyi duyduysa bile, Doyoung'un kol ve bacaklarını ve sırtını düzeltmeye devam etmeye çalışarak duymamış gibi yapmıştı.  "Vücudunu biraz öne doğru eğ ve tetiği hafif eğik tut."

Ardından, Jaehyun'un uzun, ince kolları kendi kollarına uzanıyordu.  Aralarındaki temas tenini beklentiyle çılgınca karıncalandırıyordu, Jaehyun'un sırtına dayalı göğsü ise bir dizi başka sorun yaratıyordu. Doyoung gözlerini kapadı, tüm enerjisini, arkasındaki, etrafındaki adama dokunma dürtülerinin artmasını bastırmaya yönlendirdi. "Odaklan." Doyoung, Jaehyun'un, kavradığı ellerini silahın göz hizasında olması için yukarı doğru iterken konuştuğunu duydu. Tek istediği arkasını dönüp Jaehyun'u öpmekken konsantre olmak zordu ama bir yolunu bulacaktı. Jaehyun'un, Doyoung'un suikastçı olmasına karşı davasında kullanması için herhangi bir ek sebep vermeyi istemiyordu.

"Hedefe nişan al, ellerini ve duruşunu sabit tut ve öne eğil. Şimdi tetiği çek." Talimatları verirken Jaehyun'un sesi garip bir şekilde boğuktu ama Doyoung kendisini silahı doğru yükseklikte tutmaya ve tetiği çekmeye konsantre olmaya o kadar zorluyordu ki bunu fark etmemişti bile. Boş odada metalik tetik sesi daha da yüksek çıkmıştı, ve ebette bu sayede oratamın sessizliğini de  bozulmuştu. Doyoung, ilk atışıyla hayal kırıklığına uğramıştı, oysaki kendini daha önce hiç yaşanmamış bir tür dramatik geri tepme için hazırlıyordu. Jaehyun ona böyle bir şey olacağını falan söylememişti bile, neden bunu bekliyordu ki?

while we are in love + dojaeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin