bölüm-9

79 13 8
                                    


Hoseok'un anlatımıyla...

İçinde bulunduğumuz arabada koltukta geriye doğru hafifçe uzanmış ve az önce olanları kafamdan atmaya çalışıyordum. Ne olmuştu öyle? Adam resmen beni sokağın ortasında becerecekti.

Bay Min eline bir peçete alıp alnımdaki terleri sildiğinde doğrularak elimi peçeteye uzattım. O ise elini çekip beni ittirerek geri yatırdı.
"Ben hallderim... böyle ıslak ıslak durursan bu soğukta, hasta olursun dayısının yeğeni." Peçeteyle yüzümü iyice sildikten sonra boynuma yöneldi boynumu da kuruladıktan sonra boğazı oldukça geniş olan tişörtümün boğaz kısmını biraz aşağıya indirerek göğüsümün gözükmesini sağladı. Ben nedenini bilmediğim bir şekilde utançla yutkunurken, bay min elindeki peçeteyi bırakıp işaret parmağını göğüsümdeki yaraların üzerinde kezdirdi yavaşca.

Parmağı vücudumdaki yaralarda dolaşırken bir acı kapladı vücudumu. Kasıldım.

"Bu yaralar iyileşecek gibi gözükmüyor" diye mırıldandığında sessizce, ekledim.
"Bu acı fazla gerçek..." dediğimi duyunca başını kaldırdı.
"Zamanın silemediği çok fazla şey var..." derken yavaş yavaş eğilip dudaklarını yaralarıma bastırdı. Zamanın silemediği çok fazla yara izi vardı vücudumda... doğruydu.

Minik minik öpücükler bırakırken göğüsüme tepkisizdim. Artık bu tavırlarına alıştım desem doğru olurdu heralde. Ama yinede arabanın içindeki.oşığın açık olması ve birinin bizi görme ihtimalinden korktuğum için doğruldum.
"Rahatladıysan... bu kadar yeter." Dememle öpücükleri durmuş ve yüzümü bakmıştı mimiksiz bir ifadeyle.
"Seni rahatlamak için kullandığımı mı düşünüyorsun cidden?" Gözlerimi yumdum sinirle.

"Başka ne olabilir Yoongi!" Ona böyle hitap etmeme şaşırarak kaşlarını çattı ben ise umursamazca devam ettim.
"Daha bir kaç gün önce beni öldüreceğini söyleyen sen değil miydin? Sendin. Sonra birden pişman oluyorsun! Benden özür diliyorsun! Beni öpüyor, bana dokunuyorsun ve daha bir kaç dakika önce benim senin hoşuna gittiğimi söyledin! Sürekli bedenimle temas halindesin! Cidden beni bir sürtük olarak görüyorsun! Ne sandın, ha!? Ne sandın? Beni baştan çıkarıp altına alabileceğini mi-" derken yüzümde bir acı hissettim. Gözlerim şok içinde sonuna kadar açılırken başım yana düşmüştü, dopdoluydu gözlerim. Yanağımdaki acı, Yoongi'nin sinirli yüzü, kalbimde ki boşluk, beynimde ki düşüncesizlik, içimdeki öfke, hissizliğim... hepsi birbirine karıştı.

"Herşeyi..." dedi bir anda küfür eder gibi. "Herkese söyleyebilirsin ama..." derken yüzüme yaklaştı. Sinirli olduğu her halinden belliydi.
"Kendi üzerinde bir daha o kelimeyi kullanırsan seni öldürürüm!" Göz yaşlarımı bırakırken bu adamla tanıştığımdan beri ne kadar çok ağladığımı düşündüm bir anda. O benim ruhuma acı veriyordu ve ruhum kendini öldürüyordu.

"H-hoseok... ben özür dilerim..." ellerini yanaklarıma koyup başımı kendine çevirdiğinde yanaklarıma koyduğu ellerini çekmefen baş parmağıyla göz yaşlarımı sildi.
"Hoseok... lütfen bir şey söyle." Başımı salladım.
"Boşver... hakkettim."

Bir süre sessizce karanlık geceyi izledikten sonra konuşmaya başlayan ilk kişi oldu.
"Seni eve bırakayım mı? Yoksa korkuyor musun, tek başına kalmaktan?" Başımı salladım hayır anlamında.
"O zaman... seninle kalacağım. Senin evinde." Omuz silktim. Artık umrumda değildi.
"Peki, seninleyim."

Dakikalar sonra evime vardığımızda arabadan inip eve doğru yürüdüm. Evin kapısını açar açmaz kapıyı ardına kadar açık bırakarak odama çıktım. Bay Yoongi'nin de arkamdan geldiğini hissettiğimde yorganımın altına girmiştim.
"Uyuyacak mısın?" Başımı salladım.
"Evet... yarın okul var." Derin bir nefes aldı.
"Işığı açabilir miyim?" Başımı salladım tekrar. Işık açılıp bir kaç dakika sonra tekrar kapanmıştı.
"Posterlerin güzelmiş... ama karanlık daha güzel." Ne güzel, karanlığı seven biri. Ben ise karanlıktan delice korkan biriyim... ne acınası.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Aug 07, 2021 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

HOSTAGE | Yoonseok Where stories live. Discover now