6. BULUŞMA

99.3K 4.4K 792
                                    

Düzenlendi, keyifli okumalar.

Başımda ki sesler yüzünden uyandım ama gözlerimi açmadım. Ne oluyordu böyle? Bir sürü ses vardı.
Gözlerimi kırpıştırarak açtım.

"Rüyamda Dylan'la Kinder yerken ses yapıp beni o harika rüyadan uyandıran kim ya?"  Dedim uykulu sesimle. Etrafa göz gezdirdim.
Annem, babam ve abi bozuntuları buradaydı.
Lan oda yol geçen hanına dönmüş.

Hande ve Serdar'a içimden böyle demeye karar vermiştim. Sonuçta onca yıl bana anne ve babalık yapmamış iki kişiye diyordum, gerçek anne ve babama bu kelimeleri kullansam ne olurdu ki sanki.

Gözlerimi yine kapadım ve yana dönmeye çalıştım.
Bakın çalıştım diyorum çünkü Efe veledi ahtapot gibi sarmıştı beni.
Üstümdeki kolunu ittirip öbür tarafa döndüm. Ama uyuyamıyordum.

"Rica etsem odadan çıkar mısınız? Bakın rica ediyorum!"  Dedim uykulu sesimle ama tam konuşamamıştım. Harfleri ara sıra yutmuştum.
"Evet lütfen çıkın uyuyoruz şurada."
Dedi Efe de. Annem, "ya serdar şunlara bak çok tatlılar." Canım lütfen kocanla ne kadar güzel iki çocuk yaptığınızı dışarda konuşun.

"Öyle gerçekten." Dedi babam şefkatli bir sesle. Bu ses tonu nedensizce içimi ısıtmıştı bir anda.  "neyse çıkalım da uyusunlar." Dedi annem. Sonunda.
"Aynen, hadi çocuklar sizde çıkın. Gördüğünüz gibi Efe ablasıyla uyuyor. Umarım içinizde saçma bir kuşku kalmamıştır." Babamın bu cümlesi içimdeki yağları eritmişti. Kimse cevap vermemişti. Oh olsun.

Kapı kapanma sesi geldi. Sanırım hepsi çıkmıştı. Gözüm kapalı Efe'nin omzunu sarstım.

"Oğlum  odana kalk git, ayı gibi yayılmışsın. Uyuyamıyorum." Dedim.
"Abla, inan bana kolumu bile kıpırdatamam şu an." Dedi Efe. Gözlerim kapalıydı ama kaşlarımı çattım. "Gitmezsen yanaklarını yok ederim." Yatakta bir hareketlilik oldu. Sevmiştim ben bu tehditi.

"Abi? Sizin ne işiniz var burada?"

Abi mi? Ne abisi lo?

Ses gelmedi ama daha sonra kapı kapanma sesi geldi.  Olduğum yerde daha da yayıldım fakat aptal güneş gözümü alıyordu. Seslice mırıldandım
"Senin gibi güneşe sıçayım ben. Geri zekalı. Sen de o kendini bir şey sanan abi bozuntuları gibi canımı çok sıkıyorsun güneşciğim." Dedim oflayarak.

Yastıkla yüzümü kapadım. Telefonum çalmaya başlayınca oflayıp telefonu aradım elimle, çünkü kalkacak ve gözümü açacak halim yoktu.
Telefonu bulunca bir şekilde açıp kulağıma götürdüm.

"Bana bak her kimsen bu güzel uykumu neden böldün? Eğer ölüm kalım yoksa yemin ederim internette bulduğum tüm ritüelleri üstünde denerim." Dedim açar açmaz.
"vaov, bu korkutucu bilgi için sağ ol."
"Sen kimsin lan?" Diye sordum. Hâlâ yarı uykuluydum ve gözlerim kapalıydı.

"Gelecekteki kocan ben, Gökhan."

Ah Gökhan ne kadar da boş hayaller kuruyorsun, yazık sana.

"Allah senin belanı versin Gökhan tamam mı?"  Dedim ters bir sesle.
Ardından telefonu kapadım ve gelişi güzel fırlattım. Birden inleme sesi geldi. Gözlerimi açmadan doğruldum.

"Cin bey lütfen daha sonra gelip içime girin ya da çarpın ne bileyim işte şu an uykum var lütfen ses çıkarmayın."
Olduğum yere geri yattım.

Bir dakika ne ne ne?

"Hadi canım!" Deyip olduğum yerden doğruldum gözlerimi açtım. Gördüklerimle ağzım bir karış açıldı.
Abi takımının hepsi buradaydı. Bunlar gitmemiş miydi? Polat, çalışma masasının sandalyesinde oturuyordu, Güney yerde oturmuştu ve Meriç ile Aral da duvara yaslanmışlardı. Tüm rezilliklerime şahit oldular yani, harika.

BİYOLOJİK AİLEM ✔️ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin