K̷.-14

21.2K 657 54
                                    

𝓩𝓮𝓱𝓲𝓻.

Serenay, partinin olduğu eve geldiğimizde arabayı park edip durdurdu ve indik. Geldiğimiz yer oldukça büyük bir evdi, zaten Barış gibi zengin biri için gayet normal bir şeydi. Gösteriş budalasıydı ve Atakan'dan sonra en nefret ettiğim kişilerin başında geliyordu.

Evin bahçesine girdiğimizde Serenay, "Atakan senin ona yazan kız olduğunu ya anlarsa?" diye sordu aniden.

Masalardan birine geçip oturduğumda, "Anlayamaz," dedim. "Ben onun için şuan kendisine dövme yapan kızım o kadar."

"Hmm," deyip o da yanıma oturdu. "Peki Atakan, ona dövme yapan kızın bu partide ne işi olduğunu sana sormayacak mı?"

Belki... "Bunun için milyonlarca uyduracak yalan var. Ve ben maalesef cehennemi garantileyecek kadar çok yalan söyleyen biriyim, deneyimliyim."

Kızıl saçlarını savurup güldü ve, "Hayat mottomuzu biliyorsun," diyerek imalı bir bakış attı. "Nasılsa cennete gidemeyeceğiz, cehennemi hak edelim."

"Cehennemi hak edelim," deyip tekrar ettim. Gülüşmelerimiz söndüğündeyse partiye gelenlere bakmaya devam ettim. Atakan gelmeyecek miydi yoksa? Hayır, o asla böyle bir şey yapmaz. Birinden ölesiye nefret etse bile sırf o kişi arkasından konuşmasın diye gelirdi, bunu bilecek kadar iyi tanıyordum onu.

Telefonu çıkarıp yazmaya başladım, ancak böyle öğrenebilirdim nerede olduğunu.

AdaAltemur: Hey.

AdaAltemur: Neredesin?

AdaAltemur: Ben geldim ama seni hiçbir yerde göremiyorum.

AdaAltemur: Banyodan çıkamadın mı daha?

AdaAltemur: İradesizliğin beni deli ediyor.

Birkaç dakika elimde telefonla bekledim ama yazmadı. Ben de kapatıp çantama attım tekrar ve masada duran bardaktan bir yudum aldım gerginliğimi azaltmak için.

"Merak ediyorum," dedi Serenay ardından, göz ucuyla ona baktım. "Atakan'dan bu kadar nefret etmene rağmen neden seni yatağa atsa ses çıkarmayacak gibi duruyorsun?"

"Öyle mi duruyorum?" Güldüm. "Cinsel ilişki ayrı bir şey, birine aşık olmak apayrı bir şey. Ve ben Atakan'la sadece eğlencesine cinsel ilişki konuşup ona nude atıyorum veya ondan istiyorum. Eğer bunları yapmazsam, isyanımın ne anlamı kalır, değil mi?

Omuz silktiğinde yandan bir bakış atarak, "Ona neden bu kadar takıntılısın onu bile bilmiyorum ama," deyip tekrar önüne döndü. "Bir yerde bir patlak verirsen eğer, bu iş eğlenceden çok kaosa dönüşür."

"Evet, bu mümkün," deyip aniden cevap verdiğimde çantamı aldım ve ayağa kalktım. "Tuvalete gidiyorum, sarhoş olayım deme."

Dudak büzüp orta parmağını kaldırdığında göz devirdim ve evin içine girdim. O kadar ferahtı ki dışarıdan daha çok hava varmış gibi geldi. Ve içeridekiler bahçedekilerine göre daha azdı, bir yerlerde insan olmaması güzeldi.

Köşeyi dönüp merdivenlere geldiğimde, daha bir adım atamadam trabzandan tutup, çarpma eşiğine geldiğim kişiye baktım. Merdivenin birinci basamağında o da bana aynı yüz ifadesiyle baktığındaysa kafamı sağa yatırdım biraz şokla.

Atakan, evet.

Gözleri benim mavilerimle buluştuğunda tek kaşını kaldırıp suratıma öfkeyle baktı. Burada ne işim olduğunu anlamazcasına sordu. "Bu partiye sapıkları da alıyorlar mıydı?"

Dediği şeye cevap bile veremeden onu süzdüm; siyah bir takım elbise, içine beyaz bir gömlek giymişti. Yakalarını da açık bırakmıştı, bu sayede köprücük kemiğine çizdiğim yılan dövmesi görünüyordu. O biraz şeydi... Sexy?

Yutkundum ve gözlerine döndüm. "İşine bak." Ona yazan Ada gibi davranırsam eğer, bu onun dikkatini çekerdi. Terslemekten başka şansım yoktu.

Yanından çekip gideceğim yerde kolumdan tutup kendine bakmaya zorladı ve, "Kim olduğunu sanıyorsun?" diye sordu. "Üstüme oturduktan sonra bu tavırlarını neyle bağdaştırıyorsun? Ne kadar acı çektim haberin var mı?"

Kolumu elinden kurtarıp kaşlarımı kaldırdım. "Bu sence ne kadar umrumda?"

"Umrunda olmalı," dediğinde merdiven üzerime yürüdü ve beni trabzanla arasına sıkıştırdı. "Dövmeyi hiç beğenmedim çünkü."

Ruhsuzca durdum. "Sana, beğenmezsen tekrar gel dediğimi hatırlıyorum. Sen de hatırla, beğenmezsen silebileceğimi söylemiştim değil mi?"

Saçları gözünün önüne düşmüş dururken kafasıyla hafif kenara aldı ve gözlerime daha yakından baktı. Tanıyor gibiydi. Bedenim buz kesmişe dönercesine durduğunda bunu fark etmiş gibi çene kasını sıktı ve, "Adın ne?" diye sordu.

Ah, hayır...

Sorduğu soruyla kalbim yerinden çıkacak gibi olduğunda içten içe gülümsüyordum. Bir hamleyle beni sıkıştırdığı yerden kurtularak önüne geçtim ve merdivenden çıkmaya başladım. Durdurmadı ama arkamdan baktığını hissettim. Ardından bir cesaretle üstten ona baktığımda hafifçe gülümsedim.

Adım ne, öyle mi?

Tek gözümü kısıp suratıma alaycı bir gülüş takınarak, "Adım," dedim. "Nil."

NilAda.

Tanıdık geldi mi Atakan?

Tanıdık geldi mi Atakan?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

K̷.

VEN̷OM | TEXTİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin