12. DOĞRULUK-CESARETLİK

86.6K 4K 443
                                    

Düzenlendi. Keyifli okumalar.

Salona indiğimde herkesin burda olduğunu gördüm. Yani tüm abi bozuntularının. Güney kaşları çatık bana bakıyordu, ona bakıp sevimlice sırıttım ve hızlıca mutfağa girdim.

Büyük bir hevesle buzdolabını açtım. Birkaç dakika boyunca dolabı karış karış aradım ama pasta yoktu. Hevesim yerle bir olurken üzgünce dudaklarımı büzdüm ve somurtarak mutfaktan çıktım. Hevesle bir işe kalkışıp kötü bir sonuçla karşılaşmaktan nefret ediyordum.

Kimseye bakmadan oflayarak boş bir koltuğa oturdum. Kaşlarım çatık bir şekilde ellerimle oynuyordum.

"Suratını asmışsın, ne oldu?" Bunu soran Meriç'ti. Hızlıca başımı kaldırıp ona baktım. "Hande hanımla yaptığımız pasta bitmiş! Ben daha bir dilim bile yiyememiştim ki. Hem çok büyüktü o pasta, siz mi yediniz hepsini?" Dedim mutsuz bir sesle. Meriç bu söylediklerime biraz şaşırmıştı. Daha farklı bir neden bekliyor gibiydi. Ne, pastanın bitmesi çok büyük bir neden olabilirdi bence.

Aral ve Güney aniden gözlerini kaçırdı ve, "Abi şunu gördün mü sen?" Diyen Güney, Aral'ın yanına oturup telefondan bir şeyler göstermeye başladı. "Görmüştüm evet, evet..." Bu ikisi pastamı yemişti!

"Bir dakika, pastayı ikiniz mi bitirdiniz yani? Yok artık." Bu Meriç niyeyse çok haklıydı. Aral başını kaldırıp Meriç'e bakıp, "Oldu öyle şeyler." Dedi. Güney açık açık sırıtıp, "Hiç de pişman değilim. Bir daha olsa bir daha yaparım. Pastanın o sosu, meyveleri, keki... Annem yaptı demiyorum ama çok lezzetliydi." Bu sözlerinin bana olduğunu biliyordum. "Ama ben de yapmıştım onu! Gerçekten ama gerçekten çok kötü birisin. Görürsün sen, magazin haberlerine adını verip bugün dediğimi yapacağım." Dedim hafif öfkeyle.

Keyifle güldü. "Bekliyorum." Dedi. Ona kötü kötü bakıp önüme döndüm ve kollarımı birbirine bağladım. "Sizle kardeş olduğuma inanamıyorum. Gerçekten kardeş miyiz yani?" Dediğimde, "Maalesef öyleyiz." Dedi Aral. "Bence de maalesef çünkü böyle hayvan gibi biyolojik abimlerin olması çok saçma. Hepiniz en az voldemort kadar kötüsünüz! O bile çok iyiydi be." Dediğimde Meriç kendini tutamayarak güldü.
Diğerleri kaşlarını çatmıştı.

"Senden yaşça büyük olduğumuzun farkındasın, saygısızlık yapma." Diyen Aral'a kaşlarımı çatıp baktım. "Ben sadece düşüncemi dile getirdim, avukat. Siz istediğiniz zaman bana olan önyargınızı ve düşüncelerinizi rahatlıkla dile getirirken iyiydi ama." Dediğimde Aral tam konuşacaktı ki Polat, "Aral." Dedi uyarıcı bir ses tonuyla. Aral bana kötü bir bakış atıp önüne döndü.

Herkes benim gibi telefonlarına gömüldü. Ben sessizce sosyal medyada takılıyordum. Polat siyah tabletiyle uğraşıyordu, diğerleri de benim gibi telefonla takılıyordu.
Yaklaşık yirmi dakika sonra Meriç sessizliği bozdu.

"Sen bu ayki kontrolünü yaptırmamışsın." Diyen Meriç'e kafamı kaldırıp baktım. Bu nerden biliyor diyecektim de, Taner abim benim hastane bilgilerimi bir ara yeni aileme vereceğini söylemişti. Muhtemelen Meriç'in doktor olduğunu öğrenip ona bir şeyler yollamıştı. Bir ara soracaktım. "Olabilir ee?" Dedim ters bir ifadeyle.

"Bu ay bitmeden yaptırman gerekiyor ve çok az bir vakit kaldı." Dedi Meriç. Omuz silktim. "Taner abimle giderim bir ara." Dedim. Meriç kısaca Polat'a baktı. Ardından bana bakıp, "Doktorun değişti." Dedi. "Ne?" Dedim anlamayan bir ifadeyle.

"Diyorum ki artık doktorun değişti. Madem o adamla gideceksin, söyle ona yarına kadar vaktiniz var. Çünkü yeni doktorun tüm zamanları dolu ve fazladan mesai yapamıyor. Randevu almanız da oldukça uzun sürer." Neyden bahsediyordu ya bu? "Yeni doktorum mu? Neyden bahsediyorsun açık konuşsana." Dedim. "Ara onu anlatır." Dedi Meriç umursamaz bir tavırla.

BİYOLOJİK AİLEM ✔️ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin