10.BÖLÜM

1.6K 36 1
                                    

   Öylece bakıyorduk birbirimize. Bakışları dudaklarım ile gözlerim arasında gidip geliyordu. Ne yapacağımı bilmiyordum. Öpse miydim o özlediğim dudaklardan?
  İç sesim girdi araya, “inmeye ne dersin?” Evet, inmek… doğru, doğru.

“Ben ineyim…”  lafımı kesti.

Bora:
“İnmesen de olur.” Diye fısıldadı ve kokumu içine çekti. Kendimi kaybediyordum. İçine çekiyordu, kasırga gibi. Tutamıyordum kendimi.

“Bora…” Dudakları dudaklarıma daha da yaklaştı. Nefeslerimiz birbirine çarparken artık her şeyi salmıştım. Engel olmadım, durdurmadım, sesimi çıkarmadım. Daha da yaklaşmışken zaman durmuştu sanki. Kulaklarım sadece nefes alışlarımızı dinliyor, sadece onun dudaklarına bakıyordum.
   Tam dudakları dudaklarıma değecekken dün gece aklıma şimşek gibi indi. Bu dudaklar o kıza değmişti. İşte o anda başımı başka yöne çevirdim. Kucağından inmek için ayrı bir çaba sarf ettim. Yaptığım şeyle afallamıştı ama yinede inmeme izin vermiyordu.

“Bırak beni!” diye sinirle bağırdım.

Bora:
“Ne oldu? Kızgın boğa gibi bağırıyorsun?”

“Çabuk beni indir dedim sana!”

Bora’nın yüzünde sinsi bir gülüş yayıldı, “Bırakmıyorum.”

“Bırakacaksın! Hemen!”

  Bora omuzlarını silkti, ne olduğunu anlamadığım şekilde mutfaktan çıktı. Merdivenlerden yukarı çıkmaya başladı.
“Ne yapıyorsun? Nereye götürüyorsun?”
  
  Hiç cevap vermeden ilerlemeye devam etti.

“Ya Bora!”

  Odama girdi ve beni indirdi. Arkamı döndüğüm sırada odanın kapısından çıkıp kitledi. Beni kendi evimde, kendi odama mı kilitlemişti?!
     Koşarak kapıyı açmaya çalıştım. Kapıyı elimle art arda vurmaya başladım.

“Ya Bora! Aç şu kapıyı! Ne yapıyorsun?”

Bora:
“Benle doğru düzgün konuşma kararı aldığında bu kapı açılacak. Az önce neden öyle davrandığını, benden neden kaçtığını ve diğer bütün davranışlarını açıklayana kadar bu kapı açılmayacak.”

“Saçmalama aç şu kapıyı!”

Bora:
“Açmıyorum.”

“Aç!”
  Karşı taraftan ses gelmeyince kapıya tekme attım. Ne yapacaktım ben şimdi? Off, off! Ne diyecektim. ‘Bora ben seni kıskanıyorum. Deliler gibi aşığım. Senle öpüşmedim çünkü dün o kızla öpüştüğün için olabilir mi?’ diyecektim? Of, Lara of! Nereye gidecek bu işin sonu?
   En azından bu odadan çıkmalıydım. Sonra evde onu bırakıp giderdim. Geldiğimde de gitmiş olurdu zaten. Yada olmazdı bir şekilde yollardım. Evet, evet. Burada beklersem eğer her şey daha kötü olurdu. Odaya gelirdi. Belki ardından kapıyı kilitlerdi. Fesat şeyler düşünmeden bu senaryoları bırakıp balkona çıktım.
    Yine ondan kaçıyordum ama bunu yapmalıydım. Balkon ile çimenlerin arası çok yoktu. Yine atlasam da ayağımın kırılma gibi bir olasılığı vardı. Balkonumun diğer kenarına duvara yaslatılmış bir merdiven vardı. neden buradaydı bilmiyorum ama işime yarardı. Balkonun kenarına geldim. Sarka bildiğim kadar sarktım ve merdiveni tuttum. Kendimle birlikte çektim. Balkon demirine iyice yaklaştı. Demirlere ve yere sağlam olacak şekilde yerleştirdim.
   O sırada Bora seslendi odamın kapısından.

Bora:
“Lara! Sesin soluğun kesildi. Ne yapıyorsun?”

“Ba-banyo ediyorum.”

Bora:
“Banyo mu? Şimdi mi?”

“Ee, evet.”
   Tam o sırada merdiven düşecek gibi oldu. Çekince balkon demirine sertçe çarptı.
Bora:
“O neydi? Lara yalan söylüyorsun. Senin huyunu suyunu gayet iyi biliyorum.”
  Odanın anahtar deliğine anahtarı soktu ve kapıyı açtı. Hemen merdivenlere ayağımı attım ve aşağı inmeye başladım. Bora telaşla balkona geldi.

Bora:
“Lara! Ne yapıyorsun? Düşeceksin!”

“Sen nasıl kilitlemesini biliyorsan bende kaçmasını gayet iyi biliyorum.”

Bora:
“Ya kızım deli misin sen? Görürsün şimdi!” balkondan koşarak çıktı. Allah’ım o gelmeden inmeliydim. Hızlı adımlarla aşağı inmeye başladım. Ayağım çimenlere bastığında Bora tam karşımda, sadece on beş, yirmi adım uzağımdaydı.
  Ellerini beline koydu ve tek kaşını kaldırdı, “Sen kaçmasını biliyorsan bende yakalamasını biliyorum Lara hanım.” Dediğinde arkama bakmadan arka bahçeye koştum. O anın heyecanı ile küçük bir çığlık attım.

Bora:
“Gel buraya kaçma!” diye bağırarak peşimden koştu.
   Evin etrafında dönüp ön bahçeye geldiğimde masanın etrafında döndüm. O da masanın diğer tarafına geçti.

“Bak Bora! Beni deli etme! Bırak peşimi!” tekrardan masanın etrafında döndüğümüzde bu sefer Bora konuştu.

Bora:
“Üzgünüm ama senle konuşmadığımız ve senin bana her şeye açıklamadığın sürece peşini bırakmam imkansız.”
  Masanın etrafında dönüp bahçe kapısından çıkacağım sırada biri belimden kavrayıp ters döndürdü. Neye uğradığıma şaşırmış bir halde bağırdım. Bora beni yakalamıştı. Şuanda onun sırtını izliyordum.

Sinirle güldüm, “Ya Bora! İndir beni! Ne yapıyorsun?!”

Bora evin kapısını çekti. Sonra bahçeden çıktı. Ne yaptığını anlamamıştım.
Bora:
“Senin evinde konuşamıyorsak, benim evimde konuşuruz.” Diyerek kendi evine geldik. Evin kapısını açtı ve içeri girdi. Tabi bende onunla birlikte. İçeri girdikten sonra evin kapısını kitledi. Beni orada aşağı indirdi ve kapı ile arasına aldı. Ben daha ne olduğunu anlamadan dip dibe gelmiştik. Yüzünü yüzüme yaklaştırdı.
    Nefesim bir kez daha kesildi. Kokusu burnuma doldu, gözleri gözlerimde sabitlendi. Artık her şeyi unutmuştum.
Bora:
“Nerede kalmıştık?”
*****

Aboo, yandın Lara. Jfjfjfj. Neyse, neyse. Selam arkadaşlar. Ben iyiyim, sizde iyisinizdir inşallah. Falan fistan. Bölüm hakkında ne düşünüyorsunuz?
Sizce Lara Bora'dan neden kaçıyor?
Sizce bu ikili neden ayrıldı?
Bundan sonra ne olabilir?
Ben kaçıyorum.

YAZLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin