14-

733 39 0
                                    

Kerem-

Şirketteki  bol toplantılı  bir günden  sonra nihayet odama girebilmiştim. Asistanımın getirdiği kahveyi içerken içeri  Aslan girdi. Beti benzi  sapsarıydı.

" Kerem Bey.. Mila! " Bu adamın  ağzından  Mila'nın adı hiç düşmüyordu. Mila'nın  adını  duymak istemiyordum. " Aslan,  Mila'nın  adını  duymak istemiyorum. "

Önüme  dönüp  dosyalara bakmaya başladım. Aslan  hâlâ  başımda  dikiliyordu. " Kafenin önünde bir olay olmuş,  Mila vurulmuş. "

Dosyayı  kenara  fırlatıp  ayağa  kalktım. " BUNU ŞİMDİ Mİ SÖYLÜYORSUN?!"

**

Hastaneye  geldiğimizde Mila ameliyattan  çıkmıştı. Abisinin yanına  gideceğim  sırada Aslan kolumu  tuttu.

" Herkes çok  gergin, gitmeniz doğru  olmaz. " Kafa salladım. Sonra İrem'e baktım. Öylece  Mila'nın  yattığı odaya bakıyordu. Yanına  doğru yürümeye  başladım.

Beni görünce  gözyaşlarını  sildi hemen. " İrem, biraz konuşalım  mı?"

Hastanenin  bahçesine  inmiştik. Girişe  yakın  bir banka oturduk. Elleri titriyordu. " Ben ona çok  kötü  davrandım Kerem. Ben ona neler söyledim biliyor musun? "

İrem'in ona yaptığı  şeyleri Aslan bana anlatıyordu ama pek üzerinde  durmamıştım. " Bu olayla senin  bir ilgin var mı? Korkutmak için  mi yaptın? " Yeşil  gözleri  anında  beni buldu. Ben İrem'i  hiç  sevmemiştim. Bana yalan  söylemişti,  kandırmıştı  beni. İlk zamanlar ona karşı duygularım vardı ama zamanla soğumuştum ondan.

" Ben ona bunu yapamam ki.. Tamam annenle bir takım  şeyler  yaptık  ama hepsi annenin  fikriydi. Bak, ben çok  pişmanım. Mila'ya  kendimi  affettirmek istiyorum, artık  düşmanlık  yok. Çok  zor biliyorum  ama senden de vazgeçeceğim. "

Ondan bunu beklemiyordum. Gülümseyip  kafamı  salladım. Anlaştığımıza sevinmiştim. Tekrar Aslan'ın yanına  döndüğümüzde  Mila'nın  uyandığını  söyledi. Sadece abisini yanında  istemişti.

**
Mila-

Aradan bir kaç  ay geçmişti. Her şey  güzel  gidiyordu. Kafenin ikinci  şubesini  de açmıştık. Arada bir de oraya gidip çalışanları  kontrol  ediyordum. Yeni açılmış  olmamıza  rağmen kafe dolup taşıyordu.

Kerem'e  gelince.. Vurulduğumu öğrenince  hastaneye  gelmişti hatta bir kez de arayıp geçmiş  olsun  demişti. Ama umrumda değildi artık. Tekrardan  okula başlamıştım, üç  dersim vardı  onu verip  mezun olabilecektim. Okuldan sonra kafeye  gidiyor  ve gece yarısına kadar orada kalıyordum.

" Mila? " Arkamdan seslenen kişiye  baktım. Bizim  bölümden  bir çocuktu.  Benim yaşlarımdaydı, o da okulunu dondurup  tekrar geri dönmüştü. Yağan  yağmura  bakıp  ceketimi giydim.

" Engin? " Sonra ikimizde  güldük. Yanıma  yaklaşıp  arabasını  gösterdi. " Yağmur  çok  yağıyor,  seni bırakayım  gideceğin  yere. " Kafa sallayıp  onunla arabaya doğru  yürümeye  başladım.

" Evlisin demek ha? Erken evlenmişsin, ne bu acelen? " Hem konuşuyor  hem de arabayı  kullanıyordu. Sorusuna  cevap vermedim. Zaten kafeye gelmiştik. Tam ineceğim  sırada  Engin'e döndüm.

" Bak burası  benim kafem. Sana bir şeyler  ikram  edeyim. " Engin arabayı parkedip benimle beraber  içeri  girdi. Karşımda  Kerem'i  görmeyi  beklemiyordum. Engin'e çok  kötü  bakıyordu. Onu önemsemeden  Engin'i boş  bir masaya götürdüm. Ama o da peşimizden  geliyordu.

" Daha boşanmadan  sevgili yapmışsın? Aferin  sana. " Sinirle ona döndüm. " Ne diyorsun sen be? Senin bana karışmaya  hakkın yok,  şimdi  kafemden çıkıp  git. "

Engin'e   olan şeyleri  anlatmıştım. O da Kerem'e  sinir olmuştu. Bana karışmaya  hakkı yoktu. Engin kafede bir saat durup gitmesi gerektiğini  söylemişti.  " Her şey  için  teşekkür ederim Mila,  kafen çok güzel. Bizim çocuklara da tavsiye edeceğim. "

Gülümseyip  onu kapıya  kadar geçirdim. Kerem hala gitmemişti.

" Mila benim karım  lan!  " Tam yumruğunu  Engin'e vuracakken elini tuttum, kaskatı  kesilmişti. " Adam olsaydın da değerini bilseydin karının!" Engin bunu söyler söylemez Kerem beni ittirip Engin'in üstüne  atladı.

" Kerem, dur diyorum. " Sonra içeri  doğru  seslendim. " Serkan!! " Serkan  koşarak geldi. Elinde tava vardı. Tavayı, Asu'nun eline  sıkıştırıp Kerem'i Engin'in üstünden aldı.

Kerem sinirden kıpkırmızı  olmuştu. Yanıma gelip elimi tuttu. Arabaya doğru  çekiştiriyordu. " Benimle geliyorsun! "

**

Geldiğimiz yer şehirdışında villa tarzında  bir evdi. Salondaki tekli koltuğa  oturup Kerem'in  yüzüne  baktım. " Ne istiyorsun? Niye geldik buraya? Kerem!! Susma. "

Kerem parmağımdaki  yüzüğe  bakıyordu. Yüzüğü  çıkarıp  ayağının dibine fırlattım. " Boşanmak  istiyorum,  bir an önce  seni temsil eden her şeyden kurtulmak istiyorum." Gülerek ayağa  kalktı. Yerdeki yüzüğü  alıp  cebine koydu sonra da bana döndü.

" Bu gece  burada  kalıyoruz. Ayrıca  yarın  bu yüzük  parmağında  olacak. Senin bana bağlı  olman hoşuma  gidiyor  Mila Argun. "


Kalbimdeki  YaraWhere stories live. Discover now