EPİSODE 28

28.1K 1.7K 1.5K
                                    

Beyler ve Beybiler!

Şu ana kadarki en uzun Deharir bölümüyle geldim.

Sizi bölümle baş başa bırakmadan önce belirtmek istediğim şey şu, lütfen oy ve yorumlarda kendinizi belli edin. Belli etmediğiniz sürece bende tavrımı ona göre şekillendirmek zorunda kalırım. Bunun olmasını istemiyorum.

Ben sizin için burdayım, sizinle paylaşmayı seviyorum.

Umarım beni anlıyorsunuzdur.

Neyse, uzaymayayım. Güzel okumalar dilerim^^

EPİSODE 28

Çehren, alev almış okyanuslara savrulmuş taze remâd.

Seher, yelini toza dumana kattığın zamanda yalınız bir kâd.

Sen içtiğim kahır...

Cayır cayır yan.

Sen, Biryan...

Kollayamadığım sahipsiz bir an,

Ah ettiğin tanrıya usul usul yan.

(*Remâd: kül.)
(*Kâd: hırs.)
(*Biryan: yaralı, yanık.)

Durmayan zaman için, durduramadığım ellerime lanet ettim.

Bir lanetin ahı göğsümü deldi fakat vebali boynuma dolanmak yerine, uğruna günahlarını üstlendiğim felaketimi sarıp sarmaladı.

Derinden soluduğum kanın kokusu tıpkı bir kurşun gibi beynime saplandığı vakit ambulansın sesini duyuyor, uzaktan yansıyan ışığının yüzüme vurduğunu hissediyordum.

Çakır'ın buz gibi olmuş yüzünde olan ellerime, gözyaşından kan damlası bulaştığında dudaklarımdan dökülen haykırış belki de göğsümde var ettiğim bir ahtı. Ellerim bir ceset gibi gücünü yitirip yüzünden düşerken gözlerinin usulca kapandığını, kan gölü gözlerinin kendi içine köpürüp yine kendini boğduğunu gördüm.

"Kapatma gözlerini," diye fısıldadım, çaresizliğim asıl kimliğimdi. "Kapatma Çakır..."

Ellerim karlara gömüldü, buz gibi soğuğu avcum arasına hapsederken belimden zorlukla çekildim. Bedenim Çakır'ın yerde, karlar içine gömülü bedeninden uzaklaştığında, "Bırak beni!" diye bağırdım, bu bir bağırıştan ziyade sessiz bir ağıttı. "Bırakın beni..."

"Dayım," dediğini duydum Arslan dayımın, ellerimi belime bastırıp beni sımsıkı tutuyordu. Çakır gözümün önünde kanıyordu, müdahale ediyorlardı, bağırıyorlardı ve ben onu öldürecek azrailmişim gibi ondan uzaklaştırılıyordum.

"Dayı bırak! Kahretsin, bırak! Yalvarırım diyorum... Çakır... Dayı o... O ölmesin, bir şey yapsana!"

Kolları arasında debeleniyordum, bacaklarım karları yerden süpürüyordu ama dayım beni bırakmıyordu. Bıraksın istedim. Çakır üşümüştü. Her daim sıcağa gelemeyen, terleyen o, şimdi buz gibi soğuktu. Yüzü bembeyaz kesilmiş, dudakları morarmıştı. Gözleri... Üzerime devriliyor dediğim kan gölü gözleri, içinin güzelliğine örtü örtmüştü.

DEHARİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin