Bölüm 4

47 4 0
                                    

Sabah uyandığımda Ceydaların evinin en rahat koltuğunda buldum kendimi. Muhtemelen dün gece film izlerken uyuyakalmıştım ve beni uyandırmak yerine üstüme bir battaniye örtmekle yetinmişlerdi. Ayaklarımı koltuktan sallandırıp bir süre oturup ayrılmaya çalıştım. Mutfaktan gelen muhteşem kokuları yeni yeni algılıyordum. Hemen kalkıp mutfağa ilerledim. Içeri girdiğimde klasik müzik eşliğinde patates kızartan bir adet Aslı ve yanında her şeye karışan bir Ceyda gördüm. Gülümseyerek içeri girdim.
"Günaydın kızlar ."

"Günaydın" Dedi ikisi aynı anda.

"Asya yanlış yapıyor söyle şuna" Diye Aslı'yi bana şikayet etti Ceyda. Göz devirip masanın üstündeki patateslerden bir tane alıp ağzıma attım.

"Güzel olmuş sadece biraz tuzsuz olmuş." Dedim.

Ceyda hemen atılarak "Ben demiştim." Diyerek zafer dansını yaptı. Gerçekten komik görünüyordu. Aslı onu izleyerek

"Hep küçük bir cadı olarak kalacaksın dimi?" Dedi. Ceyda ona cevap olarak en sevimli halini takınip başını salladı.

Yemekten sonra salona geçmiş oturuyurduk. Hepimizin elinde bir telefon, sanki sosyal olmamaya yemin etmiş gibi kimse tek kelime etmiyordu. Sadece tuş sesleri duyuluyordu ki Ceyda'nın telefonunun çalma sesi sessizliği bozdu. Arayan kişiye bakıp suratına ekşitti ama yine de telefonu açtı.

Ceyda'nin telefonu 7/24 çalabilirdi. Çok sosyal olmasının yanında sevilirdi. Onu kimin aradığı hiç belli olmazdı. Onun aksine benim telefonum çalsa ya Ceyda ya da annem oluyordu. Bu da üzücü bir gerçekti.

"Efendim ?"
"Bugün dışarı çıkmayı düşünmüyorum aslında"
"Kim dedin?"
"Nerde görmüş ?"
"Tamam onu da kafalamaya çalışırım. Ama ikna edebilirsem. Söz vermiyorum bak."
"Kapat tamam kapat"

Konuşmadan hiçbir şey anlamadığımızı belli eden bakışlarla Ceyda'ya bakıyorduk.
Bir süre bizi takmadi ama bakışlarımızdan rahatsız olup kaşlarını kaldırarak bize baktı.

"Kimdi ?" Diye sordum direk.
"Alp. Bir arkadaşı varmış. Seninle tanışmak istiyormuş. Instagram'da görmüş. Istersen bir kafede buluşabiliriz." Dedi.

Cümlesini bitirdikten sonra ağzım açık ona baktığımı hissettiğimde onay istercesine Aslı'ya döndüm.
"Tatlım Ceyda'dan çocuk ayarlaması istiyordun al sana çocuk. Gidip ne giyeceğine karar verelim yürü."

Gerçekten Şaşırmıştım. Ama birinin beni beğenmesi tabi ki egomu okşamış ve beni mutlu etmişti. Aslı'nın arkasından kalkıp hemen odasının yolunu tuttum.

"Aslı biliyorsun ben bu tarz şeyler giymiyorum." Derken elindeki kısa bluza ve altına yakıştırdığı yırtık kot pantolona baktım. Başka birini üzerinde çok güzel durabilecek bir kombindi. Ama kendime bu konuda güvenemiyordum.

Ikisinide bana uzattı.
"Liseye gidiyorsunuz artık. Erkek çocuğu gibi giyinmekten vazgeçin." Gözlerimi devirdim ve aynanın önüne geçtim.

Kıyafetleri üstüme tutarak yakışabileceğine kendimi inandırdım.

Kıyafetleri denemeye koyulduğumda Aslı aksesuarlara bakıyordu.

Aradığı şeyleri bulduğunda arkasını döndü. Ben ise o sırada giyinmiştim. Ona dönüp kaşlarımi kaldırdım. O da yavaşça başını salladı.
"Saçını da düzleştirdik mi tamamsın."
Aksesuarları alıp takarken bir şey unutmuş gibi arkasını döndü ve makyaj masasına yöneldi.
"Daha doğrusu makyajdan sonra." Dedi.

Hazırlığım bittikten sonra hala salonda oturan Ceyda'nın yanında gittim. O hala pijamalariyla oturuyordu.
Dikkatini çekmek için hafifçe öküsürdüm. Kafasını kaldırıp beni süzdü. Islık çaldığında gülümsedim.
"Fıstık gibi olmuşsun."
"Tabi Kızım kim hazırladı." Diye bir ses geldi içeriden.
"Teşekkür ederim. Artık sen de giyinsen fena olmayacak." dedim.
"10 dakikaya hazırım. " Diyip içeri fırladı.

"Ben eve geçiyorum. Çantami falan hazırlayacagim." Dedim. Ses gelmediği için kapıya ilerleyip ugglarımı giydim ve dış kapıyı açıp dışarı çıktım.
Kapıya gazete konulmuştu. Onu alıp içeri attım ardından kapıyı yavaşça kapattım.

Saate baktığımda 12 ye geliyordu. Buluşmanın kaçta olduğunu bilmiyordum ama acele etmekte fayda vardı. Hemen asansöre ilerledim ve arızalı olmayan asansörün düğmesine bastım. 13 - 12 - 11 ..
"Hadiii" diye mırıldandım. Bir süre sonra asansör geldiğinde boştu. Içeri girip 10 a bastım. Tanıdık kapıyı görünce hızla oraya ilerledim. Kapıya geldiğimde elimi cebime attım ve anahtarı aradım. Ceketimin cebinde olduğunu ve onunda evde olduğunu fark edince kendime bir ton sövdükten sonra annemin paspasın altına anahtar koyabileceği aklıma geldi ve hemen paspasın altına baktım. Elim sert metale çarpınca zafer kazanmış edasıyla anahtarı alıp kapıyı açtım. Annemlerin alışverişe gideceğini biliyordum. O yüzden evin boş olması garip değildi.

Anahtarı mutfak tezgahına bırakıp odama doğru ilerledim. Içeri tam girmiştim ki kapının zilini duydum. Ceyda'nin geldiğini düşünerek hızla kapıya ilerledim. Kapıyı açıp "Ne var salak?" Dediğimde karşımda Ceyda'nın olmadığını gördüm.

Bir çift mavi göz.

Kaşlarını kaldırarak bana bakan bir çocuk.

Hemen durumu toparlamaya çalışarak "Kusura bakma şey... ben başkasını bekliyordum."
Cevap vermedi.
"Bir şey mi istemiştin ?"
Beni süzdükten sonra
"Üst katınıza yeni taşındık. Kontrol kalemine ihtiyacım var."
Yeni mi ?
"Pardon kontrol neyi ?"
"Kontrol kalemi" neredeyse heceleyerek söylemişti.
"Ne olduğunu bilmiyorum ama bekle." Diyip çalışma odısına gittim. Alet kutusunu alıp kapıya geri geldim. Kutuyu açarak ona gösterdim.
"Bunlardan biri mi?" Göz gezdirip elini uzatıp tornavida benzer bir şey aldı.
"Işte bu." Dedi.
Ben alet kutusunu kapatırken
"Bu arada ben Bulut." Dedi ve koridorda kayboldu.

Bulut. Bulut..

Ceyda'nin Bulut'u..

DomuzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin